Fransızca versiyonu elektronik gazetesinde olan "Le Petit Journal d'Istanbul" 11 Mart 2016 yılında yayınlandı.
İstanbul Asya tarafında Kadıköy semtinde sakin küçük bir sokakta, iskelesine 600 metre uzaklıkta, bu mahallede tüm kafelerden biri çok farklıdır, “Komşu Kafe Collective”.
İki seneden biraz fazla bir süredir açılan, bir çay yada bir kafe içilebilir ve istersek kendiniz hazırlayabilir, vejetaryan veya vegan yemekleri alınabilir veya kendiniz yapabilirsiniz – mutfak müsait ise – tadına bakabilirsiniz, çalışabilirsiniz, rahatça tüm gün okuyabilirsiniz, toplanmak paylaşmak için, bazen müzik dinlemek için ...
Herşey 2013 yazında bir “Akdeniz Dayanışma Kamp” sırasında başlıyor ; kampa Istanbul'dan “Göçmen Dayanışma Mutfağı” grubundan birkaç üye katıldı . Birlikte kampın yemek organizasyonu, ortak yemek yaptılar, ve o şekilde alternativ ekonomi ve kolektif bir mutfak yönetimine öğrenmiş oldular.
Döndükten sonra fransız Ali, süriyeli Ali, türk olan Ufuk, Melike ve Ercan bir masada oturuyor birlikte bir kafe acabilirmiyiz diye, ve böylece Komşu fikri doğuyor. Berlinli Nora onlara katıldı. Daha sonra fikir biraz daha genişledi ve Türkiye'de essiz bir konsept oldu. Bu kafe bağımsız bir kolektif ve tek kişilik bir şirket gibi açıldı ayrıca bir muhasebeci ve bir avukat bakıyor.
O fikri yazdıktan sonra, yer… ve para bulmak gerekiyor. Seçilen yer Kadıköy’de ve sadece tuvalet ve lavabo var. Başlamak için 3 aylık kira avansı , depozit ve tüm açılış masrafları için 10 300 Avro gerekir.
Ulule ve İndiegogo'ya bir proje sundular, sıfır kuruş vardı ve tüm para Ulule'den ve İndiegogo'dan geldi.
Duvarları boyamak gerekiyor, yeri amenaje ve eşya almak gerekiyordu. Onun için, arkadaşları eşya, beyaz eşyalar, aksesuarlar, mutfak aletleri… ve para da verdiler.
Yavaş yavaş Komşu çıkıyor. 2,5 ay içeresinde her şey tamamlandı ve 27 Kasım 2013'te açıldı. Bugün, kolektifte 10 kişi var: 4’ü Türkiye'den, 2’si Suriye'den, 1’i Lübnan'dan, 1’i Bosna'dan ve 2 ‘si Fransa'dan ve Almanya'dan – şu anda yurtdışındadır.
Komşu Kafe iki katlıdır, eşi benzeri eşyalar ve aksesuarlar toplanmış, mutfak eşyaları gibi ama en sonunda güzel ve canlı bir uyum ortaya çıktı. Güzel günlerde, küçük bir bahçede ve kaldırımdaki küçük masalarda oturulabilir.
Girişte türkçe ve ingilizce olan ve asılan manifestolar çok anlamlıdır : antihiyerarşik, antiseksit, antiotoriter, antisömürme, antiayirt edici, daha çok iletişim !
Bu kolektifin objektifleri: alternatif bir ekonomide beraber çalışmak ve bu adreste bir buluşma ve paylaşma noktası olmak. Farklı gruplar burada toplanıyorlar ,tartışmalar organize ediyorlar. Komşular, öğrenciler güzel bir zaman geçirmek, yemek, çalışmak, okumak, bazen müzik çalmak veya dinlemek için gelebiliyorlar.
Her pazartesi günleri kolektifte haftalık toplantılar yapılıyor bir sonraki haftanın işlerini organize etmek için. İş günleri ve saatleri sabit değil, herkesin aktivitelerine göre düzenleniyor. Aynı zamanda, durumdan konuşuyorlar, yeni denemeler paylaşılıyor ve herkes aynı haklara sahip. Burada haftalık tematik etkinlikler için karar veriliyor.
Yeni bir kişi kolektifte çalışmak isterse ve ihtiyaç varsa, iki aylık bir deneme süresi var bakmak için diğer grubun üyeleri ile çalışabilir mi diye. Haftalık toplantılarda tüm duyguları ve olası problemleri konuşuyorlar. İki ay geçtikten sonra, kolektif bu yeni kişiyi kabul ediyor veya yolları ayrılıyor.
İnsanlar nereden geliyor, hayatları, ne zamandan beri çalışıyorlar, bir hastalıkları olması, hiç problem değil. Bir eşitlik sistemidir ve Komşu'da herkes yemek yapıyor, barda çalışabilir, temizlik yapabilir, vs vs..
Kolektif'teki tüm çalışanlar sabit ve aynı ücreti alıyor, her gün 2 yada 3 farklı ekip çalışıyor.
Gelen müşteriler Komşu Kafe kulaktan kulağa, Facebook sayfasından ve röportajlardan tanıyorlar. Gelen insanlar mahallede oturanlar, çalışanlar, yani komşular, onun dışında öğrenciler çoğunlukta geliyor, müzisyenler de geliyor, bu kolektifi merak edenler, turistler de geliyor. Kolektifteki üyeler farklı ırklardan oldukları için yabancılar için rahat bir yer, ayrımcılık yok, dil konusunda bir sıkıntı yok, Türkiye dışından çok fazla insan geliyor, turist yada öğrenci, yarısı kadar diyebiliriz.
Geçen sene Gürgistan’da bir vegan kolektif kafe ‘ye yardım etmek için Komşu'da bir etkinlik düzenlendi. Ama krizden dolayı şu anda başka projeler’e destek veremiyorlar.
Sunulan ürünler bir fiyat tarifesi öneriliyor mesela karışık yemek tabağı 10 TL ama insanlar karar veriyorlar ne kadar ödemek istediklerini.
Tüm malzemeler pazardan, bağlı oldukları bir kooperatiften veya direkt üreticinden alınıyor. Eğer gereken malzemeler bulunamaz ise o zaman normal pazardan alınıyor ama asla süpermarketten alınmıyor.
Yemek fikirleri herkesten geliyor ve sunulan yemekler çorbalar, makarnalar, pilav, farklı sebze yemekleri, salatalar ve tatlılar insanlara ve isteklere göre.
Komşu'da et bulunmaz, başta alınan bir karardı. Türkiye'de, en çok satılan etler ve yemekler endüstriyeldir. Bunu devam etmek istemediler ve aynı zamandı kolektifte vejetaryen ve vegan – (hiçbir şekilde hayvan ürünler yemeyen insanlar)- arkadaşlar var. Organik yemekler sunmak istediler ama organik olan etler ve ürünler çok pahalıdır, o yüzden vazgeçtiler. Bu yüzden sadece vejetaryen yemekler yapmayı seçtiler. Ama vegan arkadaşlar çalışınca, sundukları yemekler vegandır...
Komşu Kafe kolektif ve cesur bir tecrübenin başarılı meyvesidir. Belki bu eşitlik ve paylaşma konsepti başka projeleri yaratmak için fikir ve örnek olabilir.
https://www.facebook.com/komsoKafeCollective/?fref=ts
Komşu Kafe
Uzun Hafız Sk No 83A - KADIKÖY/İSTANBUL
Hergün saat 10.30 – 23 arası açıktır (her ayin ilk perşembe günü hariç büyük aylık toplantıdan dolayı)
Buraya tıklayarak, yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.