Overblog
Suivre ce blog Administration + Créer mon blog
8 mars 2016 2 08 /03 /mars /2016 04:02

 

Dün öğleden sonra evime gitmek için sakin bir şekilde, başım havada yürürken, her sene 8 Martta dünyada kadınları onurlandıran bu günü düşündüm. Türkiye’deki 12 yıllık yaşamım süresince beni en çok etkilemiş olan karşılaştığım Türk kadınlarının kimler olduğu sorulsaydı yazmam istenseydi, Türk kadınları kimlerdi düşünmek için bir küçük zaman almaya karar verdim.

 

Önce gülümsedim, kendi kendime belki benim için iki veya üç Türk erkeği ismi bulmanın kolay olacağını düşündüm. Daha ciddi olarak düşüncemi toparladım zira bu onları ilgilendirmiyordu. Özür dilerim beyler….

 

Gözümün önüne hemen derhal gelen birinci kadın yüzü en büyük mistik düşünür ve şair ve Mevlevilerin manevi babası Mevlana’nın 22nci kuşak torunu Esin Çelebi-Bayru oldu. Mevlana’nın kâinat düşüncesinin bulunması bende benim hayata özellikle de insana bakış açımı derinlemesine değiştirmişti.

 

Uluslararası Mevlâna Vakfı Başkan vekilli olarak atasını en mükemmel şekilde temsil eden Esin Çelebi-Bayru Rumi’nin kuşak torunu olarak onun hayatını tanıtmak için olduğu kadar dünyada yaşanan olaylı zamanlarda o kadar gerekli ve değerli tolerans ve açılış evrensel düşüncesini tanıtmak için, benim gözlerime Rumi’nin torunlarını cisimleştirdi.

 

Mevlânanın 22. kuşak torunu Esin Çelebi-Bayru

Mevlânanın 22. kuşak torunu Esin Çelebi-Bayru

Düşündüğüm ikinci Türk kadınına nihayet 29 Mart 2015 tarihinde İstanbul’daki Fransız Kültür Merkezi’nin tertip ettiği istisnai parkurda 3 kadın etrafındaki bir görüşme esnasında karşılaştım, bu yazar Elif Şafak ile ilgiliydi. Bu kadın iç güzelliği olduğu kadar dış güzelliği de dikkate değer olan bir kişi olarak beni en çok ağlatan olmuştur.

 

Aşk” adlı kitabını baştan sona kadar okuduğumda, gözyaşlarımın şellaleleri sayfalarını su altında bırakmıştı. Elif, hiçbir utanç duymadan ve çok sade anlatarak hem birinci defa hem de ikinci defa onun kitabını okurken çok duygulandı.

 

Elif Şafak

Elif Şafak

Üçüncü bir Türk kadın da aynı şekilde benim kalbimde ve hatıralarım arasında iyileştirilemez bir iz bırakmıştır. Adı önceki iki tanesi gibi çok büyük kalabalıklar tarafından tanınmamıştır; onun adı Saadet idi.

 

Üç seneden biraz fazla oldu o bizden ayrıldı, fazla erken, fazla genç… Yaşam nefesinin haftadan haftaya azaldığı birlikte yaşadığımız mutluluk anlar bana ölüm hakkında çok daha fazla şeyler öğretti ancak çok daha fazla hayat hakkında ve her günü sanki sonuncu imiş gibi değerlendirerek bütün dişlerimizle zorla çiğnememiz gerekliymiş gibi ve kendine zevk verme hakkını uygulamayı da öğretti.

Saadet

Saadet

Esin Çelebi-Bayru'nun, Elif Şafak ve Saadet'in bana bütün öğrettikleri için onlara yürekten "TEŞEKKÜR EDERİM" demek isterim !

 

Buraya tıklayarak, yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

Partager cet article
Repost0
7 février 2016 7 07 /02 /février /2016 04:08

 

Fransızca versiyonu elektronik gazetesinde olan "Le Petit Journal d'Istanbul" 9 Şubat 2016 yılında yayınlandı.

 

Ocak 2016'nın son haftasında Sait Faik Abasyanık'ın aynı adlı eserinden uyarlanan “Son Kuşlar” tiyatro oyunu F. Aylın Tez tarafından uyarlanan, Turgay Tanülkü tarafından yönetilen oyun İstanbul'da birkaç seneden beri hükümler tarafından hazırlanan ve gösterilen tiyatro oyunları ve farklı kültürel faaliyetleri için tanınmış Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi mahkûmları için dört gün boyunca sahnelendi.

 

Ocak 2016 sonu "Son Kuşlar" tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde mahkûmlar için sahnelendi

Ocak 2016 sonu "Son Kuşlar" tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde mahkûmlar için sahnelendi

Başrol oyuncusu ünlü sinema, dizi ve tiyatro oyunucusu Turgay Tanülkü. Kendisi 1970 yılında Ulucanlar cezaevindeydi. Oyundan önce seyircilere yaptığı konuşmada gençliğinde cezaevinde yattığını belirterek, “Bir umudum vardı ; eğer bir gün tiyatrocu olursam cezaevine tekrar geleceğim. Herkesin hayatında bir desteği vardır...”

Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde gösterilen tiyatro oyunu "Son Kuşlar"'da Turgay Tanülkü

Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde gösterilen tiyatro oyunu "Son Kuşlar"'da Turgay Tanülkü

Bu çok hümanist oyun sade ve aynı zamanda doğru ve çarıpıcı bir şekilde 70li-80lı yıllarında tutukluların yaşamı ve özelikle rûh hallerini, cezaevindeyken dişarıya olan özlemi canlandırıyor : bahar ve çiçeklerin kokusu, sonbahar solmuş ve düşen yapraklarını görünce, kar, kuşların şarkıları, çayın ve kahve'nin kokusu ve sıcaklığı, kokular, ayrılınca sevdiklerimizinkiler, önceden tanıdık olan herşey... ve sonra eksik olanlar...

"Son Kuşlar",  Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar", Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar" tiyatro oyunu Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün işbirlikleri ile 3 senelik ortak sosyal ve kültürel bir projedir.

 

Bu oyun 2015 yılında Türkiye'de 25 farklı şehirde 75 cezaevinde 60 bin mahkûm için sahnelendi.

"Son Kuşlar", türk cezaevlerinde gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar", türk cezaevlerinde gösterilen tiyatro oyunu

Son Kuşlar”ın ilk gösterisi 14 Şubat 2015 yılında Ankara Sincan cezaevinde gerçekleştirildi ve o zamandan beri, her hafta tiyatro topluluğu başka bir cezaevine gidiyor.

 

29 Ocak 2016 tarihindeki Ümraniye'deki gösterisi 155inci oldu.

"Son Kuşlar" türk makhûmları için gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar" türk makhûmları için gösterilen tiyatro oyunu

Geçen kasım ayında, oyun İstanbul'da Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda gösterildi. Orda, 52 ayrı ülkeden 225 yabancı uyruklu mahkûmlar vardır. Bu cezaevinde, spor ve sosyal-kültürel – jimnastik, basketbol, badminton, halk oyunları, minyatür, ebru kursları, tiyatro, vs - faaliyetlerden başka 18 ayrı meslek edindirme kursunda - aşçı yardımcılığı, bulaşıkcı, saç bakımı ve yapımı, cilt bakımı ve makyaj, bilgisayar destekli grafik ve tasarımı, bilgisayarlı muhasebe, vs - kadınlar için seminer oluşturmaktadır.

 

Bu cezaevinden çıkarken herkes bir sertifika ile çıkmakta ve dışarıda rahatça iş bulabilmektedir. Ayni şekilde yabancılar için türkçe dersleri ve ingilizce dersleri veriliyor.

"Son Kuşlar", türk cezaevlerinde gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar", türk cezaevlerinde gösterilen tiyatro oyunu

Son Kuşlar” İstanbul'da Maltepe Açık cezaevinde Ocak 2016 ayın ortasında 4 gün boyunca mahkûmlara sunuldu. Bu kuruluş, Türkiye'deki 54 tane açık cezaevlerden biri – bunlardan biri Bozkurt/Denizli’de kadınlar için – en fazla 5 yıl hapis cezası almış hükümlüler için kapalı cezaevleri ve normal aktif hayat dönüşü arasında adaptasyon ve yeni yerleştirme için önemli bir tramplen ve bir geçiştir.

"Son Kuşlar" türk makhûmları için gösterilen tiyatro oyunu

"Son Kuşlar" türk makhûmları için gösterilen tiyatro oyunu

Orada, mahkûmların günlük yaşamı parmaklıksız bir çevrede geçmektedir. Yatak takımı yapımı yada demir atölyesinde, oto bakım onarım, oto yıkama, inşaat ya da boya işi, çamaşırhanede, fırında, mutfakta, foto studyoda, vs..., yada dışarıda, mesela Kartal'da adliye magaza'da, çalışıyorlar.

 

Bu sistem mahkûmların güveni ve işlerine dayalıdır, yaşama hazırlayıcı bir eğitim verilir ve kendilerini yeniden inşa etmek bir şanstır : başarılı bir sonuç, hem toplumsal bakımdan, hem de ekonomik bakımdan. Avrupa'da daha fazla geliştirmeye değerdir...

Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde Mahkûmlar ile Turgay Könültü hatıralar "Son Kuşlar" gösteriminden sonraÜmraniye T Tipi Kapalı cezaevinde Mahkûmlar ile Turgay Könültü hatıralar "Son Kuşlar" gösteriminden sonra

Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde Mahkûmlar ile Turgay Könültü hatıralar "Son Kuşlar" gösteriminden sonra

Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevine gelince Türkiye'de mahkûmlar ile tiyatro oyunları hazırlayan ve gösteren tek olandır.

 

 

 

İzmir Film Festivalinde özel jüri ödülü alan Anı Yaşamak adlı kısa film, mahpus Hakan Metin Mercan'ın yazıp ve yönettiği "Duvarları Dili" adlı tiyatro oyunu 25 mahkûm oyuncu ile orada Şubat 2011 yılında gösterildi.

 

Türk yönetmen Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı oyun "Bana bir şeyhler oluyor" Aralık 2012 ayında Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinin mahpuslar tarafından sahnelendi.

 

Ocak ve Şubat 2015 aylarında, Mihriban Çumralı, Gonca Cilasun ve Duygu Urgan tarafından yönetilen Sinan Bayraktar'ın iki bölümlü müzikli komedi « Definemane » gerçekleştirildi.

 

 

"Definename", Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde hazırlanan ve Ocak ve Şubat 2015 aylarında gösterilen tiyatro oyunu

"Definename", Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde hazırlanan ve Ocak ve Şubat 2015 aylarında gösterilen tiyatro oyunu

Kanatlardan mahrum kuşlar hakkında sonuç olarak, iş sayesinde ve sanat sayesinde, özellikle tiyatro ile Türkiye’de kuşlara yeniden uçmaya öğretiliyor, Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinin tiyatro kulübü oyuncu ve yönetmen Pınar Gordie ile Özkan İrman'ın “Pirinç Hanı” isimli romanından adapte olan "Pirinç" oyunu ilerleyen aylarda gösterilecektir.

Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi Kurum Müdürü Mehmet Çıtak ile yeni tiyatro oyununu hazırlayan yönetmen Pınar Gordie

Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi Kurum Müdürü Mehmet Çıtak ile yeni tiyatro oyununu hazırlayan yönetmen Pınar Gordie

Oyuncu Turgay Tanülkü, Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi Kurum Müdürü Mehmet Çıtak, yeni hazırlanan tiyatro oyunu yönetmeni Pınar Gordie ve makhumlar tiyatro grubu ile

Oyuncu Turgay Tanülkü, Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi Kurum Müdürü Mehmet Çıtak, yeni hazırlanan tiyatro oyunu yönetmeni Pınar Gordie ve makhumlar tiyatro grubu ile

Buraya tıklayarak, yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

Partager cet article
Repost0
15 janvier 2016 5 15 /01 /janvier /2016 04:08

 

Fransızca versiyonu le petitjournal.com Istanbul elektronik gazetesinde 15 Ocak 2016 tarihinde yayınladı

 

Hatay bölgesinde yaklaşık 2000 nüfüslü olan Kırıkhan asıllı, 8 çocuklu bir ailenin üçüncüsü, 29 yaşında bir genç adam olan Yusuf, 20 seneden fazla karanlıkta yaşıyor.

 

7-8 yaşındayken, dünyada ikinci körlük sebebi olan glokoma yakalanıyor, aniden sağ gözünü kaybediyor. Antakya'daki doktorlar onu Adana'ya gönderiyor. Orda, sağ gözünü kurtarmark istiyorlar ve bu nedenle Yusuf 3 tane ameliyat geçiriyor ama bunlar başarısız oluyor. Tersine, durum kötüleşiyor ve onu da kaybediyor. Son 2-3 yıla kadar sol gözüyle ışığı görebiliyor ama artık durum öyle değil.

 

Babasının durumu çok kötüymüş o zamanlar. Çiftçilik yaparak, çok küçük bir toprak parçası ekiyormuş ve herhangi bir sosyal güvenliği yoktu. Yurt dışına ve Kıbrıs'a da gitmiş para kazanmak için. Eski bir evi varmış ve yeni bir tane yaptırmak istiyormuş ama Yusuf kör olduğu zaman tüm birikimleri masrafları ve ameliyatları karşılamaya yetmiş.

 

Yusuf iki sene gecikme ile Kahramanmaraş'ta sadece görme engelli çocuklar için bir yatılı ilk okulda başlamış. Türkiye'de görme engelli çocuklar için bir düzine ilk okul var (Adana'da, Gaziantep'te, İzmir'de, 2 İstanbul'da, 2 Ankara'da,…).

 

İstanbul, görme engelli Yusuf İstanbul Kadıköy sokaklarında

İstanbul, görme engelli Yusuf İstanbul Kadıköy sokaklarında

Okulda, Yusuf goalball'u keşfetti – 2. Dünya savaşından sonra icat edilen ve görme engelliler tarafında oynandı bu top sporu, 1988 yılında resmi bir spor dalı oldu Seoul Paralimpik Oyunlarda. Yusuf bu spora merak sardı ve arkadaşlarıyla spor saatlerinde ve tenefüslerde oynadı. 5. sınıftan 8.ye kadar, okulun goalball takımında oynadı, çoğu turnuvaya katıldı ve farklı okullardan ve kulüplerden takımlarla karşı karşıya geldi.

 

8. sınıftayken, takımıyla Erzurum'a bir turnuvaya gidip ve İstanbul'dan gelen kulübü 2-1 yendiler. Takımın başkanı ona “Yusuf, seni İstanbul takımına transfer edeceğim” dedi. Maraştan kalkıp İstanbul'a gelmek için hiç düşünmedi, o zamanlar bu bir hayaldi sadece ve imkansız bir şeydi onun için.

 

Babası izin veriyor, Yusuf o transferi kabul ediyor ve 2004 yılında,17 yaşındayken, yalnız başına İstanbul'a geliyor. Hem lisede okuyor hem de goalball’a devam ediyor. İlk sene, bir yurtta kalıyor, ikinci sene başkan evinde kalıyor, üçüncü sene 3 gören arkadaşının evine çıktı. Ama onlar, mesela susadığı zaman bardağı dolduruyor, çamaşırı asıyor ve öyle tüm işleri onun için yapıyor ve onu rahatsız ediyor çünkü Yusuf hazıra alışmak istemiyor.

 

Ayrılıyor ve bir kör arkadaşla kendisi bir eve çıkıyor, sonra başkasıyla,vs... Yakında, 3 seneden beri, Kadıköy'de, Maraşta ilk okulunda tanıdığını başka kör arkadaşı Fatih, onun gibi Antakya bölgesinden birisi ile oturuyor.

Yusuf başka görme engelli arkadaşı Fatih ile memlekete giderken

Yusuf başka görme engelli arkadaşı Fatih ile memlekete giderken

Goalball kulübünde maçlara ve turnuvalara katılıyor, en sonunda Milli takıma giriyor ve orada 7 ağustos 2005'te, Colorado'da Dünya Gençler Şampiyonunda 3ncü oluyorlar. Daha sonra, özel turnuvalar için Bulgaristan'a, İngiltere'ye, Arabistan'a, Lituanya'ya, Belçika'ya gidiyor.

 

Sonra, takımı Avrupa Şampiyon takımlarında C grubuna giriyor, daha sonra B grubuna. İki sene sonra A grubuna yükseliyor ve hâlen A grubundadır. 2012'de Londra Paralimpik Oyunlarında, 3. oluyorlar. Sonra, Yusuf yavaş yavaş Milli Takımı bırakmıya karar veriyor çünkü çok yorucu ama A grubundan düşmemek üzere hâla kulübünde oynuyor.

27 Mart 2011, Yusuf İstanbul goalball takımıyla

27 Mart 2011, Yusuf İstanbul goalball takımıyla

Ayrıca, ilk okuldan beri futbol da oynuyor ; kulübünde 2006 yılında kurulan ekibe defansör olarak giriyor, hobi olarak oynamak için. Sonra takım kuruluyor futbol da da Türkiye'de Şampiyonasına katılmaya başlıyorlar. Dönem dönem, Türkiye Milli Futbol Takımında oynuyor ve hazıran 2015 yılında bırakıyor.

 

2014 yılında İstanbul Üniversitesinde 4 yıllık “Spor yönetimi” bölümünde eğitim almaya karar verdi ve şu anda ikinci sınıfta. Fakat mezun olduktan sonra, spor öğretmenliği yapamaz çünkü bir görme engelli başka görme engellilere öğretmen olamaz. Aynı zamanda Gençlik Spor Kadıköy İl Müdürlüğünde memur ve üniversite bitince yönetim bölümüne girebilir, işinde yükselmek için şeflik ve müdürlük sinavlarına girebilir.

21 Mart 2015, Yusuf TC Futbol Milli Takımıyla

21 Mart 2015, Yusuf TC Futbol Milli Takımıyla

 

Tüm çalışma, spor ve okul hayatı harıcinde, aralık 2013'ten hazıran 2014'e yadar, Yusuf, Gayrettepe metro durakta olan “Karanlıkta diyalog” sergisi için rehberlik yapıyor ve şu anda hafta sonları yine de orda çalışıyor.

 

Bu rehberli ziyaret esnasında, bir görme engelli rehber ile en fazla 10 kışılik gruple karanlıkta 1,5 saat boyunca, ellerinde bir kör bastonuyla, İstanbul sokaklarında dolaşıyor. Bu çok enteresan gezi esnasında rehber gün içinde etrafı öyle keşfeder bu - öğrencilere de açıktır – ve katılanlara görmeden başka duyuları daha fazla kullanmayı öğrenmek için bir fırsattır.

Yusuf "Karanlıkta diyalog" sergisinin rehbertir

Yusuf "Karanlıkta diyalog" sergisinin rehbertir

Psikolojik olarak, görmekten görmemeye geçişi henüz çocuk olduğu için kolay kabul etti ve bu onun için herhangi bir sorun teşkil etmedi. Ailesi destek oldu onu eve kapatmadı, oğlum dışarı çıkmasın demedi ayağına bir şey takılır, düşer, kafasını gözünü kırar, falan diye düşünmedi için ve ailesi onu böyle dışarı rahat bıraktığı için kısa bir dönemde öz güven kazandı, çünkü daha küçükken kör olduktan sonra bildiği çevreleri ve yaşadığı yerleri hatırladı ve gezebildi, sorun yoktu. Ama eğer 20-25 yaşın olduktan sonra kör olsaydı, psikolojik olarak, bayağı bir problem olurdu ona göre. Çünkü körler, ilerleyen bir yaştan sonra kör oldukları zaman, bunu psikolojik olarak daha zor kabul ediyorlar, rehabilite etmek ve psikolojik bir eğitim almak gerekiyor.

 

İstanbul'da Asya tarafında Yusuf’un üye olduğu ve 1974 yılında kurulmuş olan Türkiye Görme Engelliler Derneği var. Derneğin 7-8 şubesi var ülkede (Muğla, Kahramanmaraş, Gaziantep, Batman, Mersin, Balıkesir, Çanakkale,...).

 

Bu dernek, körlerin bir çatısıdır, bir örgüttür. Körlerin bütün sosyal hakları, bütün ihtiyaçları karşılanmaya çalışılan bir organizasyondur. Yusuf’un spor kulübü de orada, oraya bağlı. Orada aktiviteler oluyor, piknikler, eğlenceler, söyleşiler, gören üniversite öğrencileri de gönüllü olarak oraya gidiyorlar ve ders çalıştırıyorlar.

 

Başka önemli bir dernek görme engelliler ile ve için çalışıyor, Ankara'da merkezi olan “Altı Nokta” ve Türkiye'de 40 şehirde yakın şubeler var. Türkiye'de 800 000 civarında görme engelli var.

İstanbul'da görme engelli Yusuf

İstanbul'da görme engelli Yusuf

Birçok körler telefon santralarında yada bir bilgisayar önünde çalışıyorlar, bazıları avukattır. Yusuf'un bilgisine göre, çok az görme engelli işsizdir.

 

07/02/2014 tarihinde, bir kanun EKPSS “Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı Ve Engellilerin Devlet Memurluğuna Alınmaları Hakkında Yönetmelik” oluşturdu. Önceden bir engelli Devlet memuru olmak istediği zaman, KPSS sınavlarını geçmek zorundaydı.

 

Spor konusunda 7 mart 2000 yılında Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu kuruldu http://www.gesf.org.tr/ ve Milli Takımları özel turnuvalarda ülkelerinin renklerini savunuyorlar. Bir kör yada başka bir engelli insan başarılı oluyorsa kesinlikte boşta kalmaz ve devlet ona destek verir. Goalball ve futboldan başka atletizmde, judoda, halterde, yüzmede ve satrançta en yüksek derecelerde görme engelliler bulunuyor.

 

Yusuf için, trafiğe ve kalabalığa rağmen İstanbul'da yaşamak kolay. Bu şehri seviyor özelikle yaşadığı Kadıköy semtini. Başı şehrin bütün gürültüsünden ağrıdığı zaman, sessiz ve arabasız olan sahile oturmaya ve dinlemeye geliyor.

 

İstanbul'da, çoğu trafik ışıklarına giderek ses bantları eklendi, böylece görme engelliler ne zaman geçebileceklerini ve onlar için ne kadar süre kaldığını biliyorlar. Eğer oturduğu mahallede yoksa, sadece 153 çağrı merkezini arayıp belirtmek gerekiyor ve problem bir hafta – 15 gün içerisinde çözülüyor.

İstanbul'da görme engelli Yusuf Kadıköy sokaklarında

İstanbul'da görme engelli Yusuf Kadıköy sokaklarında

İstanbul'da, görme engelliler için toplu taşıma ve tüm ülkede de trenler ücretsiz. THY onlara % 20 indirim veriyor. Metro duraklarına ve havalımanlarına geçişi ve caddelerde bazen sarı çizgi rehberlikleri körlerin bastonlarla ulaşımını kolaylaştırıyor.

 

Anadolu'da Eskişehir, hem engelliler hem de görme engelliler için, ortalama üstü teçhizatlar ve yapılarla donandı.

 

Marmara Üniversitesi santralında çalışan ve Görme Engelli Dernek aktif üyesi hem okuldan ve hem de şu anda yanında oturan arkadaşı Fatih, 2015 eylül ayında bir kör genç bayanla nişanlandı ve bu sene evlenmeyi düşünüyor. Yusuf aynı durumda değil, eğer bu zeki, enerjik ve umut verici kısmeti olan genç adamı kabul eden bir bayan bulursa, evlenmeyi evlenmek için değil ama mutlu olmak için istiyor.

 

Onun için, eğer evlenecek olursa, bu gören bir bayan ile olmak zorunda çünkü çocukların eğitimi baba ve anne görme engelliyse çok farklı olacak. Olur ki bazen hiçbiri çocuğun sorularına görülene göre cevap veremez. Eğer anne ve baba kör olursa, bazen tanıdıklar gibi, onların çocuğu kendi çevreye kapatıyorlar ve ona görme engelliler refleks iletiyorlar, mesela dokunarak nasıl bir bardak yakalanır, yada nasıl dolaşılır, ve çocuk bir kör gibi yaşıyor, gören biri gibi değil. O yüzden iki kör arası evlenmeye şahsen karşı çıkıyor... onun en yakın dostu bu durumda olsa bile.

 

Gündelik hayatta, bir kör kulaklarını gözleri gibi kullanır. Ses daha yüksel gelir körler için ve yolda yürürken etrafında çok gürültü ses varsa, yürüyemez, dengesi bozulur. Nereye gideceğini duyamaz, algılayamaz. Ya gürültü azalana kadar beklemesi lazım ya da daha yavaş gitmesi, çünkü sürekli sesler içindedir ve bir şey duymak zorundadır. Duyarak yürürler, yaşarlar... Körler için duymak görmek gibidir.

"Karanlıkta diyalog" sergisinde Yusuf ile başka rehber arkadaşı Engin

"Karanlıkta diyalog" sergisinde Yusuf ile başka rehber arkadaşı Engin

Görme engelliler bilgisayarları, telefonları ve sosyal medyaları hemen hemen sizin ve benim gibi kolay kullanıyorlar. Bu nedenle, tüm Apple telefonlarda Voice Over uygulaması var. Android'te, benzer bir uygulama yüklemek gerekir ama görünüşe göre daha az başarılı. Bilgisayarlar için ise, Joyce programı kullanılıyor.

 

Yusuf tarafından yapılan bu gösteriler daha ziyade bir örnektir. Yayınların okunması, FB'ta gönderen mesajlardan yorumlarını yada cevaplarını ayarlamak ve I Phone genel farklı fonksiyonlarına dönüş ya dijital klavye ya da ses ile hemen hemen daha hızlıdır.

Görme engelli Yusuf

Görme engelli Yusuf

Yusuf, Boğaziçi Üniversitesinde, körler alfabesi yada ses ile GETEM kütüphanesinin üyesidir. Ya da orada telefonundan veya bilgisayarından, çok kolayca bir dergi ya da bir kitap okuyabilir, alan eğitimi için gereken evrakları ya da bilgileri alabilir, vs... Aynı zamanda, GETEM sayesinde, ses ile anlatılan filmlerin aksiyonlarını izleyebilir.

 

İşinde yükselebilmek için Üniversite eğitimini bitirmek Yusuf'un şahsi hedefidir. Belki seneye bir Erasmus yapabilecek. Zaman zaman bir başka arkadaşı ile – gören yada görmeyen - iş kurmayı düşünüyor.

 

Yusuf kalıbının içinde kendisini iyi hissetmektedir ve bir görme engellinin, engelliliğini kabul ettiği zaman yaşamında başarılı olabileceğini herkese göstermek için güzel bir örnektir.

 

Karanlıkta diyalog, Gayrettepe metro durağında http://www.dialogistanbul.com/

Biletler Biletix veya yerinde alınır

Ziyaret saatleri hergün 9.30'tan 20'ye kadar

Cumartesi ve pazar günleri, saat 14, 16 et 18'deki seansları ingilizce turlarıdır.

 

Burası tıklayarak, fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

Partager cet article
Repost0
22 avril 2015 3 22 /04 /avril /2015 13:56

Fransızca versiyonu Zaman Fransa sitesinde 20 nisan 2015 yayınlamış

 

Cumartesi 11 nisan 2015 tarihinde saat 18 civarında, Konstantinopolis'te ilk katedral Aya İrena’da koronun yerleştirildiği sahnede, başka bir koro, farklı mezhepten yaklaşık altmış erkek ve kadın, bu akşamki konser için prova yapıyorlar, bu ünlü Antakya Medeniyetler Korosudur.

 

Museviler, ermeniler, katolikler ve ortodokslar, sünniler ve aleviler sekiz seneden beri birlikte güç ve mutlulukla halk şarkıları ama özellikle farklı dinlerden çok ünlü ilahiler söylüyorlar ve şüphesiz bunun neticesinde hoş ürpertiler yaşanıyor.

11 nisan 2015 - Antakya Medeniyetler Korosu Aya İrina'da İstanbul'da

11 nisan 2015 - Antakya Medeniyetler Korosu Aya İrina'da İstanbul'da

Bu özel koronun başında Yılmaz Özfırat, tükenmek bilmeyen benzersiz bir enerjiye sahip olan bir bey, topluluğunu öğretmen eli ile değil de bir İnsan eli ile yönetiyor sadece...

 

Bu koroda, gerçekten “İnsan” öne geçiyor ! Bu zenginliği ortaya koyan işte o insan varlığı…

11.04.2015, Aya İrina'da Antakya Medeniyetler Korosunun provası

11.04.2015, Aya İrina'da Antakya Medeniyetler Korosunun provası

Herşey 2007 yılında başladı. Yılmaz anlatıyor : “Kültür ve Turizm Bakanlığının her yıl geleneksel olarak bir ilden start alan Turizm Haftası kutlamaları sebebiyle Hatay Valiliğinde yapılan toplantıda tarafımca ortaya atılmış bir projedir. Koro fikrinde sayın Şener Şen’in Selamsız Bandosu filmi esin kaynağı olmuştur.”

 

Yılmaz devam ediyor : “Hatay bir kaynaklarla dolu bir il olmasına rağmen maalesef gerekli ilgiyi görememiş olması bu koro fikrini güçlendirdi.Toplantıyı yöneten dönemin Hatay vali yardımcısı beni görevlendirdi ve bana “sen bu projenin koordinatörüsün, başla” dedi bende müzik öğretmeni arkadaşım Şeyda Koyaş hanımefendiye projemi anlattım. Yaklaşık 5 hafta gibi kısa bir sürede her gece bir topluluğu ziyaret ederek onları, düşüncelerini dinledik bu da koronun oluşmasına çok faydalı oldu ve 15 nisan 2007 de koroyu hayata geçirdik. Bizim çalışmalarımızdan önce bu toplulukların ve kanaat önderlerinin fikir ve düşünceleri alındı onların desteği koronun oluşmasında çok önemli bir yer tutmuştur.”

Yılmaz Özfırat, Antakya Medeniyetler Korosunun şefi

Yılmaz Özfırat, Antakya Medeniyetler Korosunun şefi

Daha sonraki yıllarda, Şeyda hanım evlendi ve İstanbul'a yerleşti. Bu defa koroyu yönetme işini de ben üstlendim. Koro içerisinde 2 imam, 2 ortodoks papaz, öğretmen, avukat, doktor, ev hanımı, emekli, öğrenci, hemşire, manifaturacı, iş adamı, v.b gibi farklı mesleklerden kişiler bulumaktadır.”

 

Yılmaz Özfırat açıklamalarına devam ediyor : “Başlangıçta, her topluluk (tu peux aussi dire: “her medeniyetin topluluğu” kendi parçasını okuyordu, giriş ve final parçaları ise ortaktı. Oysa bizim esas yapmaya çalıştığımızla bu şekil pek örtüşmüyordu ve bunun üzerine, koro içerisindeki her kişinin diğer medeniyetin şarkısını ve ilahisini de söylemesi gerektiği düşüncesiyle koronun yapısını değiştirdik, çünkü bu şekliyle aslında yine grupları birbirinden ayrıştırdığımızı fark ettik.”

Antakya Medeniyetler Korosunun Konseri Aya İrina'da İstanbul'da, 11 nisan 2015 yılında

Antakya Medeniyetler Korosunun Konseri Aya İrina'da İstanbul'da, 11 nisan 2015 yılında

"Koro ilk konserini verdikten sonra üzerimizde büyük bir bürokrasi baskısı hisettik ve bu yapılan çalışmanın daha serbest ve daha özgür olma düşüncesiyle koroyu 2008 yılında dernekleştirmeye karar verdik. Bu esnada ise Gökkuşağı isminin aslında koromuza çok yakışmadığı ve birazda hafif kaldığı düşüncesiye Türkiye'nin Hatay'ında yaşayan Medeniyetleri gösterme düşüncesiyle koronun ismini değiştirdik."

 

Dünyanın ilk kiliselerinden biri (Sen Piyer) Hatay'dadır, dünyada ilk defa Hıristiyan kelşmesi burada söylenmiştir, Anadolu'nun ilk Camiisi buradadır ve dünyada ilk defa müslüman olmayan bir kişinin ismi bir camii'ye burada verilmiştir (Habibi Neccar Camii).

 

Dünyada tek olan başka bir ırkın egemenliğinde bozulmadan ve asimile olmadan kalabilen tek ermeni Köyü (Vakıflı) da Hatay bölgesindedir.

 

Başlarken, 75 kişi korodaydı, hepsi amatör, 15 musevi, 15 ortodoks, 15 sünni, 15 alevi ve 15 katolikti. O zamandan beri koro zenginleştirildi ve bugün 120 kişiyi içine alıyor. Hepsi ya da bir bölüm hem Türkiye'de hem dünya'da farklı yerlerde verilen konserler için seyahat ediyorlar.

Aya İrina İstanbul'da, Antakya Medenyetler Korosunun konseri 11 nisan 2015'te

Aya İrina İstanbul'da, Antakya Medenyetler Korosunun konseri 11 nisan 2015'te

Yılmaz Özfırat şunu da anlatıyor : “Koro, dünyaya sadece Barış ve Hoşgörü mesajı vermektedir. İnsanlığı doğruya ve güzelliğe çekmeyi hedeflemektedir. Şu anda, halen yüksek sesle dile getirilen mezhep ve din savaşlarının aslında Allah katında ne kadar yanlış olduğunu ve “Yaratılanı seviyoruz Yaradan dan ötürü” felsefesini dünyaya Türkiye örneği ile göstermek istiyoruz.

 

Bize birileri “Bunu nasıl başardınız” diye sorduğu zaman, biz de onlara : “Siz bunu nasıl başaramıyorsunuz diye soruyoruz. Bizim yaptığımız aslında işin doğrusu iken, sanki yanlış olan bizmişiz gibi algılanmasının çok manidar olduğunu düşünüyorum.

Antakya Medeniyetler Korosunun bölümü İstanbul'da

Antakya Medeniyetler Korosunun bölümü İstanbul'da

Hemen hemen yetmiş yaşlarında ve musevi cemaatinden olan İbrahim Cemal başlangıçtan beri koro üyesidir. Antakyalıdır, tüm hayatı boyuncu emekliliğine kadar kumaş satmış ve şehirin sinagoguna gitmiştir.

 

“Cemaat başkanımız ve de koro başkanımız bizi seçti. 2007 yılından beri benim için çok şey değişti” diye anlatıyor. Çok arkadaş edindim herkesle arkadaşlık kurup kardeş gibi yaşadık inanın çok güzel bir ortamdayız ben bu yaşta hala korodan kopamyorum çünkü başta Yılmaz Özfırat vede erkek ve bayan arkadaşlarım hepimiz kardeş gibiyiz, bir birimizi çok severiz.”

Aya İrina'nın önünde Antakya Medeniyetler Korosu

Aya İrina'nın önünde Antakya Medeniyetler Korosu

Jan Dellüller Antakya Azizler Aziz Petrus ve Pavlos Rum Ortodoks Kilisesi pederdir ve 2007 nisan ayından beri diğer peder Dimitri ile birlikte korodadır. “Hatay’da Turızm Haftası başlangıcı için açılış yapılacaktı, valilikte toplantı yapıldı Hataya özgü bir etkınlık için sonucunda her etnık yapıyı temsilen tüm cemaatlarden oluşan bir koro fikri benimsendi ve çalışmalara başlandı çok ses getırdı ve o doku bugünkü halını aldı. Bugün dünyanın sevgi ve barışa ıhtıyacı var, koro her davet edilen yerde konser verir, insanlarla bırarada yaşama kültürünü tanıtır.”

Antakya Medeniyetler Korosunun konseri İstanbul'da, 11 nisan 2015'te

Antakya Medeniyetler Korosunun konseri İstanbul'da, 11 nisan 2015'te

Ahmet Yatmaz, Suriye sınırının yanında Antakya ilçesinde Yayladağı köyünde Ordu Camii'nde imamdır ve 2012 yılından beri korodadır. “Böyle bir koronun varlığından haberdar olunca müracaat ettim ve böylece başlamış oldum. Her görüşten ve farklı dinlerden gelen insanlara sadece insan gözüyle bakmayı öğrendim. Değişik yerler görüp değişik insanlar tanıdım. Dünyanın yaşadığım ülke ve yerden ibaret olmadığını anladım.” diyor.

Antakya Medeniyetler Korosunun bir kaç korocu

Antakya Medeniyetler Korosunun bir kaç korocu

Antakya Medeniyetler Korosu, farklı inançların barış ve hoşgörü modeli

2012 yılında, Antakya Medeniyetler Korosu 231 üyesiyle Barış Nobel Ödülü içindeydi. Kendisi kutsama almadı ama kesinlikle kardeşlik ve hoşgörü gerçek bir modeldir hem Türkiye’nin dört köşesinde verdiği konserlerle (başlangıçtan beri yaklaşık 300 tane) hem de diğer ülkelerde, örneğin Fransa'da, Almanya'da, Yunanistan'da. Avrupa Parlamento’su, Birleşmiş Milletler ve Amerika Birleşik Devletleri Kongresi'nde de şarkılarını söyledi.

Karadeniz halk şark ve dans Antakya Medeniyetler Korosu tarafından tanımış

Karadeniz halk şark ve dans Antakya Medeniyetler Korosu tarafından tanımış

Hem Yılmaz Özfırat, hem de Musevi emekli İbrahim, ortodoks papazı Jan ve imam Ahmet hem Gazze'de Yahudiler ve Filistinlerin önünde, hem de Suriye'de ve dünyada başka hassas noktalarda bir gün ilahi söylemeyi arzu ediyorlar, bu ülkelerde Insan başka idealler için unutulmuş fakat bunlar ne musevi, ne de hristiyan, ne de müslüman dinine ait.

 

Eğer bu iyi niyetli erkekler ve hanımlar, tolerans göstererek, seslerini birleştirerek ve bize böyle örnek olarak ,beraber barış içinde günlük yaşamlarını gerçekleştirebiliyorsalar neden biz beraber daha iyi yaşamak için onları örnek almayalım? Hepimizin bu yaşam binasına birer taş koymamız gerekir...

Yılmaz Özfırat Antakya Medeniyetler Korosu ile

Yılmaz Özfırat Antakya Medeniyetler Korosu ile

Burası tıklayarak, fransizca versiyonu okuyabilirsiniz.

 

Daha fazla bilmek için, korosunun internet sitesi burası.

 

11 nisan 2015 yılında Aya İrina'da verilen konserinin bir kaç tane video ekstreleri :

https://www.youtube.com/watch?v=fEwIWXzYuY4

https://www.youtube.com/watch?v=hSB6ruLZBGY

https://www.youtube.com/watch?v=toM3ToYj5S4

Partager cet article
Repost0
2 avril 2015 4 02 /04 /avril /2015 04:19

 

Fransızca versiyonu lepetitjournal.com Istanbul elektronik gazetesinde 31 mart 2015 tarihinde yayınladı

 

20 mart 2015 cuma günü, saat 16'da Istanbul Atatürk Havalimanında, İstanbul’da yerleşik iki kadın doktor Adana’daki devlet kuruluşu olmayan suriyeliler mültecilerin kampında, diğerleri gibi olmayan bir hafta sonu geçirmek üzere hazırlanıyorlardı.

 

Aurélie Belsot, kayropraktik uzmanı ve 1 buçuk yıldan beri on üyesi olan Türkiye Kayropraktik Derneği Başkanı eğer tıp mesleğinde iseniz insanları tedavi etmenin normal bir görev olduğunu düşünüyor ve bir mülteci kampına gitmekten değil fakat daha ziyade orada organizasyonu nasıl kuracağı ve hastalar ile nasıl iletişim kurulacağı konusunda tasalanıyordu.

 

Fatima Karagöz,de kayropraktik uzmanı ve Aurélie ile çalışıyor ve ilk defa mültecileri tedavi edecekti ve onun gözünde de ihtiyaç içinde olan insanlara yardım etmek bir görevdi.

Solda Fatima Karagöz ve sağda Aurélie Belsot, Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli kampında gönüllü kayropraktik uzmanları

Solda Fatima Karagöz ve sağda Aurélie Belsot, Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli kampında gönüllü kayropraktik uzmanları

Bu iki kayropraktik uzmanı hanım bilimi vasıtasıyla, sarsıntılı bir olay yaşayan insanların yıpranan bedenlerinin acılarını azaltmanın ve dindirmenin yollarını biliyorlardı. Savaş içindeki bir ülkeden, genellikle yaya olarak kaçarken uzun bir seyahat esnasında sırtında çocuklar ve kilolarca yük taşıyan insanların sırt ağrsı çekmemesi mümkün olabilirmi ? Tabii ki bu imkansızdır.

 

Adana’ya varınca, Kurtuluş protestan kilisesi papazı Hüseyin Ocak ile tanışırlar. Bu yardımsever insan 2013 kasım ayından bu yana önce kendi çabaları ile mahallesinde onlara yiyecek ve giyecek temin toplayarak yardımcı olmuştur. 8 ay önce çeşitli Güney-Doğu sorumluların bulunduğu bir toplantıda bu mülteciler için birlikte çalışma arzusunu duyurur ve birçok destek almaya başlar. Orada yaklaşık on beş yıldır yerleşmiş Dan ve Janet adlı bir amerikalı çift ile de tanışır ve uzun zamandır faaliyetlerini birleştirerek bu insanların günlük yaşantılarını iyileştirmek üzere birlikte çalışırlar.

Solda, Hüseyin Ocak pastörü kayropraktik uzmanı Aurélie Belsot ve iki suriyeli mülteciler ile

Solda, Hüseyin Ocak pastörü kayropraktik uzmanı Aurélie Belsot ve iki suriyeli mülteciler ile

Yeşilbağlar ve Bahçelievler mahallelerde bulunan bu yaban kampa ilk mülteciler 3 yıl önce varmışlardır. Ve bu mahallenin üzerinde yerleşilen ve civarında özellikle kürt nüfusunun yaşadığı bu topraklar üzerine dağınık bir tarzda yerleşmişlerdir.

 

Bugün 530 çadırda yaklaşık 2150 kişi ki bunun 600 ü çocuk ve yüzlerce bebek burada barınmaktadırlar.

Devlet kuruluşu olmayan suriyeli kamp Adana'da

Devlet kuruluşu olmayan suriyeli kamp Adana'da

Ayrıca, bu aynı bölgede, terkedilmiş depolarda eski mağazalarda sığınmış olan ortalama 8-9 kişilik 400 kadar aile yani yaklaşık 3500 kişi yaşamaktadır.

Adana evlerinin arasında suriyeli mültecilerin çadırlar

Adana evlerinin arasında suriyeli mültecilerin çadırlar

Cumartesi sabahı saat 9 buçukta, Huzur caddesinde – ümit dolu bir ad- Hüseyin Ocak tarafından iyi niyetli birkaç kişinin yanlız İstanbul’da değil fakat Bursa ve Kocaeli bölgelerinde başlattığı bir yardım kampanya üzerine yapılan bağışların toplanması ve dağıtılması için bir depo kiralanmıştır.

 

Şişli Lape hastanesinde, 15 mart 2015 yılında, ayırma ve koli hazılıkları Adana'daki suriyeli mülteciler için

Şişli Lape hastanesinde, 15 mart 2015 yılında, ayırma ve koli hazılıkları Adana'daki suriyeli mülteciler için

Işte burada Aurélie ve Fatima hasta bakım sedyelerini ve çalışma masalarını döşekler, içinde çocuklar için toz süt kolileri giyim eşyaları, ev eşyaları, yataklar, oyuncaklar, bakım ve çocuk bakımı ürünleri ve ilaçlar v.s nın amblajları ve kartonları arasına yerleştirmişlerdir.

Muayene masalarının hazırlama Aurélie ve Fatima tarafından Pastör Hüseyin, Cemo, Janet ve genç Habeş tercümen ile

Muayene masalarının hazırlama Aurélie ve Fatima tarafından Pastör Hüseyin, Cemo, Janet ve genç Habeş tercümen ile

Doktorların geldiği haber verilen ilk mülteciler dışarda sabırla sıralarını beklemeye başlamışlardır. Orada çocukları ile ilgilenmek zorunda kalıp onlara bir miktar gıda sağlayabilmek acısı ile beli sırtı bükülmüş kadınlar vardı.

İlk beklenen suriyeli mülteci hastalar

İlk beklenen suriyeli mülteci hastalar

Ve aralarında ciddi bir tedavi ve bakım gerektiren patolojik sorunları olan bebekler ve küçük çocuklar da vardı.

 

Bir buçuk yaşında küçük bir çocuk başını doğrultamıyor, 3 yaşında sağır ve dilsiz bir çocuk ki gülümsemesi içler burkuyordu. Bir bebek hayatının bir yaşını kutlayacakken hayalarının bir tanesi üç katı olmuş olarak acil tedavi altına alınması gerekiyordu.

 

Urfa’da düzenlenmiş bir ikamet belgesi ile ilgili idari sorunlar bu ilçede halledilir halledilmez ameliyat edilmesi gerekiyordu.

 

Eğer mülteciler Türkiye'de başka bölgeye yerleştiriildiğinde bunun için bir prosedür hazırlanılsa kolaylaştırma sıkıntı, yorgunluklar ve uzun, yorucu ve pahalı yolculuklar önlenebilir.

 

Pastör Hüseyin Ocak suriyeli mülteci bir ailesiyle Adana'da

Pastör Hüseyin Ocak suriyeli mülteci bir ailesiyle Adana'da

Erkeklerin de sağlık kaygıları var, solunum problemleri, sırtlarında rahatsızlık ve bazılarının moralleri de çok bozuk. O gün can sıkıntısız geçer Kobane mültecilerinin « şefi » Şemsettin ve pastörün yanında çalışan ve aynı mahallede oturan Cemo’nun yardımıyla. İkisi depoya hastalarının girişinin filtresini yaparlar.

 

Amerikalı bayan Janet kayropraktikerlere yardım ediyor ve genç suriyeli Habeş de çok önemli bir iş olan tercümanlık yapıyor.

Soldan pastör Hüseyin Ocak, Cemo yardımcısı ve Kobani mülteci şefi Şemsettin

Soldan pastör Hüseyin Ocak, Cemo yardımcısı ve Kobani mülteci şefi Şemsettin

Genç suriyeli mülteci Habeş Adana'ya iki gelen kayropraktik uzmanları tercümenlik yapıyor

Genç suriyeli mülteci Habeş Adana'ya iki gelen kayropraktik uzmanları tercümenlik yapıyor

Bu mültecilerin hikayeleri birbirine çok benziyor. Şhadi, 23 yaşında, çiftçi ve tarım makinelerinin şoförü, Hamah'nın yakın olan bir köyünden kaçak olarak Türkiye'ye gelmiş annesi, babası, yedi kardeşleri ile, Adana'da iş bulmak için fakat şu anda bir hayal olan ümitle.

 

Şam kökenli ve 25 yaşında olan Sali*, nisan 2013 yılından beri Türkiye'de yaşıyor. Ailesiz yolculuk yapmış başka bir suriyeli ile, 3 gün boyunca yürüyerek ve koşarak, yolda bin tehlikeler göğüsleyerek. Dört sene boyunca Suriye'de ingilizce öğretmeniymiş fakat, şimdi demir ve ahşap satıyor inşaatlar için ve mahalledeki bir evde suriyeli pediatr eşi ile yaşıyor.

Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında bir ailesi - Hervé Porcher foto kredisi

Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında bir ailesi - Hervé Porcher foto kredisi

Pazar sabahı, depoya götürüldükten sonra, Aurélie ve Fatima’yı çok mülteciler ziyaret ederler, bazen gülümseyen gözleri, bazen umutlu, bazen boş bakışlarıyla... Yeter, Janet'in bir arkadaşı da bugün tercüme etmek için geldi.

Suriyeli mülteciler hastaların sırası

Suriyeli mülteciler hastaların sırası

Yeni bir acil durumu teşhis edildi : beş aylık Mohamed bebek bronşiolit var ve zor nefes alıyor. Hastanede acil bakımı gerekiyor ve beklemeden hemen, 20 yaşındaki tercüman Kobaneli suriyeli genç Dilyar ile bu hafta sonu nöbetçi çalışan pediatristlerin bulunduğu Numune hastanesine gitmesi gerekiyor.

5 aylık olan Mohamed bebek, suriyeli mülteci

5 aylık olan Mohamed bebek, suriyeli mülteci

Bebeğin babası 27 yaşında olan Mustafa 10 gün önce bir sene ve yedi ay önce evlendiği eşi Nebibe ile Halepten gelmiş. Suriye'de fayans ustası olarak çalışmış ama savaştan dolayı dört aydır işsiz... ve parasız kalmış. Yaklaşık 3 gün yürüyerek başka 35 mültecilerle bir yolculuk yapmış Türkiye'de yeni bir hayata başlamak için iş sözü veren bir adam ile tanıştıktan sonra. Bu adam Kilis’e kadar onlarla gelmiş ve orda onları yalnız bırakmış...

 

Muhammet bebeğin ailesinin sadece suriyeli kimlikleri var. «Suriyeli mülteci misafir» ikametini henüz almamış fakat bu bir problem değil ücretsiz muyane ve bakımdan yararlanabiliyor.

 

Çocuk hemen ve etkin olarak Adana'da bu inanılmaz güzel çalışma yapılan yepyeni hastanenin personeli tarafından bakıma alındı.

 

Soldan Nebibe, Mohamed bebeği, eşi Mustafa ve genç Kobaneli mülteci ve tercüme olan yardımcı Dilyar, Adana'da Numune Hastanesinde

Soldan Nebibe, Mohamed bebeği, eşi Mustafa ve genç Kobaneli mülteci ve tercüme olan yardımcı Dilyar, Adana'da Numune Hastanesinde

Gönüllü kayropraktikerlerin gittiği çadırların arasında Najib bey bulunuyor ki o 3 gün önce Hassaké'den eşi ve beş çocukları ile gelmiş – 6, 7, 9 ve 11 yaşında -, 8 yaşında olanı ise Suriye'de amcasının yanında kalmış.

 

Bu adamını en önemli kaygısı bir çadıra sahip olmak – ki çadır sonraki gün Hüseyin ve Cemo'dan sıparış edilmiş – çünkü gelişinde kaldıkları akrabalarının olan çadırda devamlı kalmamak için. Onlarda yürüyürek uzun bir yol yapmışlar kaçak olarak Türkiye'ye gelmek için ve bir araba ile devam etmişler.

Adana, devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında

Adana, devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında

Birkaç çadır Adana'daki devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında

Birkaç çadır Adana'daki devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteci kampında

Önce ülkelerinde tarlalarda çalışan Kobaniler kampın bir bölümünde kalıyorlar. 28 çadırda 8 ve 10 aile arası her çadıra yerleşmişler, toplam 180 kişi, hepsi kürt. Birincileri iki sene önce gelmiş, şefi Şemsettin bir senedir, diğerleri ise 3 ay ve bir sene arası.

Adana'da

Adana'da

Geçen sene, Türkiye İzmir'den gelen bir adam tarlalarda onlara bir iş vermek için gelmiş. Şemsettin oğlu Dilyar onu inanmamış ve oraya gitmek için para avans istemiş, çalıştıktan sonra iade edilmek üzere.

 

İşte böyle, 20 mülteciden fazla kişi 4-5 ay boyunca 2014 yılında İzmir'e gitmiş ve orada misafir edilmiş domates tarlalarında çalışmak için ve ardından bağlarda. Bu sene tekrar, 20-25 kişi 25 mart’ta bir kaç ay boyunca İzmir'e gitmiş Adana'ya dönmeden önce mandalina ekim alanlarında çalışmak için.

Devlet kuruluşu olmadan suriyeli mülteciler kampında su dolu ile bir tarla

Devlet kuruluşu olmadan suriyeli mülteciler kampında su dolu ile bir tarla

Kobaneli mülteciler Adana'da - Hervé Porcher foto kredisi

Kobaneli mülteciler Adana'da - Hervé Porcher foto kredisi

Aurélie Belsot için, «Hafta sonu bilançosu pozitif, 90 bakım yapılmış ve iki tane acil duruma zamanında müdahale edilmiş. Bir doktor bizimle olsaydı daha iyi yapabilirdiyak.» diyor. « Belki gelecek zamanlarda olabileceğini. » ümit ediyor.

 

Bu canlı ve esprili olan bayan belirtiyor : « Oraya gitmek demek başkalarına gitmek yani benden çok farklı kültürü ve tarihi olanlara gitmek demektir. İç değişim bekletmeden ortaya çıktı. En âciz olan insanlarla ilgilenmek durumu benim terapöt değerlerimi ortaya koymamı sağladı. Adana'ya dönmek için hazırım. »

Aurélie Belsot, gönüllü kayropraktik uzmanı bir devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteciler kampında

Aurélie Belsot, gönüllü kayropraktik uzmanı bir devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteciler kampında

Fatma için « Hafta sonu çok yorucu oldu ama aynı zamanda süperdi, oradaki mültecileri tedavi etmek. Gördüğüm manzara dehşet verici mültecilerin yaşadıkları ortam insanlık kavraminda değil. Kişisel hislerim sinirlerimi çok bozdu bu insanlık dışı savaş mültecileri için neden artık kimse sesini çıkarmıyor insan hayatı bu kadar değersiz olamaz. Tekrar gitmem icin aradan zaman geçmesi gerek çünkü moral bozucu olayı yaşamak çok yıprattı beni duygusal olarak. Bir ay sonra olabilir ama şu anda daha çok erken.»

Fatima Karagöz, ikinci gönüllü kayropraktik uzmanı Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteciler kampında

Fatima Karagöz, ikinci gönüllü kayropraktik uzmanı Adana'da devlet kuruluşu olmayan suriyeli mülteciler kampında

İki gün mültecilerin yanında olduktan sonra, Kobanelilerin çadırlarının IŞİD sempatizanı olduğunu ileri sürülen kişiler saldırmış. Bu insanlar çadırları bıçaklamış, bayanlar vurulmuş, korku ortamı ve bu aileler için sanki ikinci bir savaş yaratılmış.

 

Zaten zor durumda yaşayan bu insanlar için bu saldırı izler bırakmış… İzmir'e giden kişiler biraz şanslıydı diyebiliriz, diğerleri ertesi gün Mersin'de ve Tarsus'ta tarlalarda iş bulmuşlar ama 35 kişi (5 aile) bir daha evsiz kalmış. Ve bunlar için de acil yardım gerekir onları tekrar yerleştirmek gerekiyor.

 

25 mart 2015 tarihinde, Adana'da Kobaneli mülteciler kampında önceki gece saldırdı...

25 mart 2015 tarihinde, Adana'da Kobaneli mülteciler kampında önceki gece saldırdı...

Adana'da ki suriyeli mülteciler için yardım ve seferberlik önemliydi, hem Türkiye'deki göçmen cemaatlerinden İstanbul Accueil yada Alliance Française gibi, Saint-Louis des Français kilisesinin cemaatından, Lape Hastanesi ve Sen Jorj rahiplerinden, Gürcistan Katolik Vakfından, Çapa Hastanesinden, Kocaeli bölgesinden bir pediatrist, vs...

Hazırladığı yardım Adana'daki suriyeli mülteciler için bir bölümü

Hazırladığı yardım Adana'daki suriyeli mülteciler için bir bölümü

Türkiye'de birkaç fransız şirketi, mesela bir hafta önce 70 m3 yardım göndermesini ödenen Orientrans.

 

Koptur turizm acentası bir kayropraktik uzmanına uçak bileti almış, Antakya'da Özcemay nakliye şirketi otel masraflarını karşılamıştır, fransız, türk ve isviçreli kişilerde ve Paskalya orucu için fransız genç görevli din adamları da farklı bir şekilde, yardım kampanyasına katıldılar.

19.03.2015 Lape hastanesinde saat 22.30'da, yardımın yüklemesi Adana'da suriyeli mülteciler için

19.03.2015 Lape hastanesinde saat 22.30'da, yardımın yüklemesi Adana'da suriyeli mülteciler için

19.03.2015 Lape hastanesinde, yardımın yüklemesi Adana'da suriyeli mülteciler için

19.03.2015 Lape hastanesinde, yardımın yüklemesi Adana'da suriyeli mülteciler için

Bu kampanya devam ediyor çünkü ihtiyaçlar çok büyüktür. Yemek yardımı, bebekler, çocuklar ve büyüklerin günlük yaşamları için gereken malzemeler hariç, sağlık gereksinimleri en önemlisidir, özelikle depresyonlara karşı.

 

 

Suriyeli mülteci ailesinin çadır altında yemekleri - Hervé Porcher foto kredisi

Suriyeli mülteci ailesinin çadır altında yemekleri - Hervé Porcher foto kredisi

Çok zor günlük yaşam şartlar Adana'daki suriyeli mülteciler için - Hervé Porcher foto kredisi

Çok zor günlük yaşam şartlar Adana'daki suriyeli mülteciler için - Hervé Porcher foto kredisi

Pastör Ocak, çocuklar ve büyükler için, hem psikolog hem de psikiyatr ihtiyacını ilk isteklerinden biri olarak belirtiyor. Beden tedavisi yapan Aurélie ve Fatma’nın yanısıra, ruhsal tedavi de genelde birlikte gitmelidir.

Biraz umut bu suriyeli mültecinin gözlerinde...

Biraz umut bu suriyeli mültecinin gözlerinde...

Bu suriyeli mülteciler gülümselerini kaybetmemiş - Hervé Porcher foto kredisi

Bu suriyeli mülteciler gülümselerini kaybetmemiş - Hervé Porcher foto kredisi

Bu birinci yolculuktan sonra, bu mülteciler için, hijyen gerçekleştirme projeleri ve bazen ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayabilmeleri için araştırmalar yapılması gerekiyor.

 

Nisan ayının ikinci yarısında büyük bir ihtimale yeni bir yolculuk daha olacak.

Suriyeli mülteciler Hijyen gerçekleştirme ve günlük yaşam  iyileşmek, ilk isteklerinden biri

Suriyeli mülteciler Hijyen gerçekleştirme ve günlük yaşam iyileşmek, ilk isteklerinden biri

* Yayın için ad değiştirilmiştir

 

Burası tıklayarak, fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

 

 

 

Partager cet article
Repost0
13 janvier 2015 2 13 /01 /janvier /2015 04:47

 

 

Daha gecen salı günü İstanbul Sultanahmet’te bir kadının bombalı bir saldırısından sonra bir polis öldü, Paris'i kapkara bir hadise bekliyordu, Türkiye çok zor kış şartlarına girmişken, Ataşehir Küçükbakkalköy’de 150'si çocuk 550 rom kişiyi bir trajedi bekliyordu gazetelerinin ilk sayfasinda yer almadan...

 

Salı sabahı saat 5'de Ataşehir'de belediyenin buldozerleri 8 yıldır kiralanan yerleşik Türk romlara ait 65 evi yıkmaya başladı. Kıralar 7 yıl boyunca hep ödendi, sadece son sene ödenmedi.

 

  2014 7867 copy ok

                           6 ocak 2015'e kadar burası 550 Roman yaşamışlar Ataşehir'de

 

Bu bölgeye yerleşmeden önce bu Romanlar Ataşehirin başka bir nezih mahallesinde, evlerde oturuyorlardı. Ama orası da yıkıldı belediyenin yenilenme projesi adına

 

  2014 7815 copy ok

                                     65 evler yıkılmış 6 ocak 2015'te Ataşehir'de

 

Bu aileler burada sayılı günler kalmak zorunda olacaklarını ve kaderleri Sulukuledeki akrabalarıyla aynı olacağını biliyorlardı.Tarihi yarımadada bulunan bu bin yıllık çingene mahallesi Sulukule 2007 ve 2009 yıllar arasında meşhur olmuştu.

 

  2014 7824 copy ok

                                "Temizlik operasyonu" Ataşehir'de ocak 2015 başında

 

« Temizlik operasyonu » sonunda çok dramatik ve tamamen insanlık dışı şartlarda gerçekleşti.

 

Bu sorun özel mahkemelerin yetkisi altında normalde. Sözde bu yapılar özel şahıslar tarafından inşa edildi. Bir şirket Romların oturduğu ve kiraladığı alanı kapsayan rezidanskonutlara ait bir proje hazırladı bir yıl önce.

 

   2014 7832 copy ok

                            Ataşehir İstanbul'da, Sulukule gibi meşhur olacak...

 

Hiç bir resmi evrak ilgili kişilere sunulmadı kamulaştırma kararı varsa eğer. Yasalar bir kararın yürürlüğe girmesi için bir görevlinin resmi bir yazıyla ailelere bildirmesini şart koşuyor ve konu olan yerleri boşaltmaları için kanuni süresi maksimum 30 gündür.

 

Sonraki aşamada görevli ailelere zorunlu çıkartma ve evlerin yıkılma emrini veriyor. Zabıta 15 Aralık 2014'te geldi ve 5 Ocak 2015'te, yani 20 gün sonra, 65 aileye evlerin yıkılacağını bu sebepten dolayı evlerini terk etmelerini ve yeni evlere yerleşmelerini bildirdi.

 

   2014 7810 copy ok

                          Ataşehir'de 550 Roman evleri yıkılmış 6 ocak 2015 yılında

 

Romansanız ev kiralamanız neredeyse imkânsız. Bu yüzden Anadolu Yakası Romanları Yaşatma ve Kalkındırma Derneğinin Başkanı Nebahat Bilgiç onları sosyal evlere yerleştirmek için idarey'e verdi bir dilekçe ama sonuç alınamadı.

 

  IMGP7734 copy Nebahat Bilgiç ok

Anadolu Yakası Romanları Yaşatma ve Kalkındırma Derneğinin Başkanı Nebahat Bilgiç, foto kredisi Hervé Porcher

 

Romanlar yıkılma kararına karşı gelmiyor onlar sadece en soğuk zamana denk gelmesi ve yardımsız bırakılmalarını reddediyor. 3 gece ve 4 gün boyunca dışarda sıfırın altında karda kalmak zorunda kaldılar.

 

  2014 20150110 102403 copy ok

                           Burası, Ataşehir'de 6 ocak 2015'e kadar 550 Roman oturdular

 

8 Ocak’ta perşembe Ataşehir'de Kaymakamlık onları bir spor salonuna yerleştirmeye karar vermişken, yatak ve battaniye bulunamadığından bu geçici kararı iptal etmek zorunda kaldı… ve bu adamlar, kadınlar, yaslılar ve çocuklar üçüncü bir gece evlerin yıkıntıları arasında geçirdiler.

 

Sonunda 9 Ocak cuma günü, tekrar yerleşmeleri için Nebahat Bilgiç’in kararlılığı sayesinde Kaymakamlık 65 aileye 2000 TL verdi ve bir sene boyunca her ay 500 TL yardım verileceğine söz verdi. Yalnız yönetim yazılı bir kanıt veremedi şu an sadece bir söz.

 

  2014 7876 copy ok

                             Nebahaç Bilgiç, Ataşehir'de roman hak için savaşıyor

 

Bugün 15 aile her şeylerini kaybettiler, her şeyleri yıkım altında kaldı. Çocukların çantaları, insanların kıyafetleri, eşyaları, yaşamak için hiç bir şeyleri yok. Diğer 50 ailenin mülklerin büyük bir kısmı duruyor.

 

  2014 7818 copy ok

            Sol tarafta, bir bataniyede genç bir rom yatıyor köpeğin yanında... Burası Ataşehir

 

Bu dosyada insan halkları çiğnendi... Yerlerini boşaltmak için Maksimum 30 günlük süresi verilmedi, sadece 20 gün. Yeni konutlara yerleştirmeler ve sosyal yardımlar son tarihten önce yapılması gerekiyordu.

 

Geçen cuma günü ailelerin % 10’u tanıdıklar yardımıyla Ataşehir'de boş evlere yerleşti.

 

  2014 7830 copy ok

                          Unutulmuş bir oyun Ataşehir eski Roman evlerin yerinde

 

  IMGP7690 copy ok

                   Kalan mallar arayan bir kişi Ataşehir'de - foto kredisi Hervé Porcher

 

Diğerler şu anda akrabalarında sığındılar. Ancak 10 kişi aynı çatı altında yaşamak yerine, onlar beraber 20 kişi olarak kalıyor umutla en kısa süre boyunca...

 

Fransa'da 15 Kasım – 15 Mart arasında kanunda kimse çıkartamaz ama böyle bir kanun Türkiye’de yok, henüz yok... Ama Türk idarenin şartlarına göre, kimse kışın dışarda yaşamaz.

 

 2014 7833 copy ok

     Ataşehir, İstanbul Anadolu tarafta, burası 6 ocak 2015'e kadar 65 Roman aileler yaşadılar

 

Özel telefon numaraları var, İstanbul için mesela. Telefon açıp orda vatandaşlar evsiz kişiler olduğu belirtilir ve onlar özel hazırlanan spor salonlarına götürülür. İstanbul anteni ile tarafımızdan temasa geçildi. Tek olanlar için araya girer ama öyle toplu için bize 155, imdat polisi servisi gönderdi...

 

Yerlerin sahipleri, gelecek konut inşaat şirketi ve hem belediye hem de kaymakamlık insanları düşünmediler, tabii kültürü farklı, ama öncelikle İnsan olarak minimum saygı ve görüş gerektirirdi.

 

  2014 7887 copy Deux femmes roms d'Ataşehir

                                         Ataşehir'de evsiz kalan Roman bayanlar

 

Birkaç gün bu operasyon ertelenebilirdi ve gerekiyordu, gereken hazırlık yapmak için, insan haklarına ters düşmemek adına.

 

  2014 7862 copy ok

 Anadolu Yakası Romanları Yaşatma ve Kalkındırma Derneğinin Başkanı Nebahat Bilgiç, Ataşehir'de trajedi yerde

 

Deprem olunca ya da Suriyeli ve Iraklı mülteci yoğun akışta, Türkiye her zaman Kızılay, IHH, sosyal hizmetleri ve diğerler ile çok acele yardım organize edildi. Ama Ataşehir romanları için, nerede kök, soy ve kültürün ayırım yapmadan en fakirleri kaldılar ?

 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğini(UNHCR) başında olan Antonio Guterres göre, 1,6 milyondan fazla mülteci kabul eden Türkiye « insanlıkla ilgili yardımda güçlüdür ». Ama belki İstanbul merkezinde şu andaki olayı öğrenirse, şaşırır hatta şoke olur...

 

  2014-7841-copy.jpg

                    Ataşehir İstanbul'da, Roman eski evlerinin yeri

 

Aşağıda 4 gün önce başlatılan İstanbul Valilik'e “bu aileler sokakta kalmasın” imza kampanyası imzalamak isterseniz sonraki link'e tıklayıp ve sağ tarafta « PREMIERE VISITE » altında, isminiz ve soyadınız (nom complet), altında mail adresinizi (Email), Turquie yada başka ülkedeyseniz (pays) seçin, yanında postal kodu (Code Postal) ve aşağıdaki pembe olan karesi « signer » tıklayın, o kadar.

 

https://secure.avaaz.org/fr/petition/SAYIN_VASIP_SAHIN_ISTANBUL_VALISI_M_VASIP_SAHIN_GOUVERNOR_OF_ISTANBUL_Atasehir_550_romlar_sokakta_kalmazsin_550_Rom_of_A/?dkaGPab&pv=0

 

IMGP7676-copy-copie-1.jpg

           Eski bir Romanın evinin kalıntısı Ataşehir, İstanbul - Foto kredisi Hervé Porcher

 

Bu aileler için en acil ihtiyaçlar :

 

- Türk ve Avrupalı cömertliğe başvurmak, hem yeni yerleşim bulmak hem de ilk gereklik malları almak için (yemek, giysiler, yataklar, okul malzemeleri çocuklar için, möbleler, beyaz eşya,...)

 

- İnsanı haklarına hassas avukat bulmak hem ulusal hem de uluslararası hak esirgemek için

 

  IMGP7727 copy ok

           Roman evlerinin yerinde kalan bir koltuk, Ataşehir'de - Foto kredisi Hervé Porcher

 

Özel bir mail adresi romanatasehir@gmail.com (Türkçe, Fransızca et İngilizce) ve bir Facebook sayfası https://www.facebook.com/pages/Aide-aux-Roms-dAta%C5%9Fehir-Ata%C5%9Fehir-Romanlara-yard%C4%B1m-kampanyas%C4%B1/344938572360761 açıldı tüm yardımlar için. Üstteki dernek bugün para yardımları için bir banka hesabi açacak.

 

  IMGP7711 copy

                   Romanlardan kalan eşyalar Ataşehir'de - foto krediler Hervé Porcher

 

  IMGP7709 copy

 

Burası tıklayarak, bu yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.


 

Sulukule olayları için fransızca bir makale okuyabilirsiniz sonraki linke tıklayarak http://www.dubretzelausimit.com/article-30222402.html

 


 

 


Partager cet article
Repost0
8 janvier 2015 4 08 /01 /janvier /2015 05:02

 

Sufizm ve müzik dünyası bir mensubuna dünden beri ağlıyor… Julien Celaleddin Weiss nihayet Şeb'i Arûs’unu tanıdı – 2 ocak 2015 saat 15 te, iki yıldır mücadele ettiği kanser onu ilahiyat ile buluşturdu…

 

Bernard Weiss, Alzas’lı bir baba ve İsviçre’li bir anneden Paris’te hayata gözlerini açtı ve orada büyüdü. 1965 yılında «Ecole Normale de Musique » e girdi ve gitar çalmayı öğrendi. Seyahat tutkusu ve batı kültürünu sorgulama isteği onu birkaç yıl sonra Kaliforniya, Fas ve Antillere taşıdı ve ona yeni kapılar açtı ve yeni kültürler tanıttı…

 

Isabelle Sotto,genç bir Venezuela’lı kinetik sanatının kurucusunun kızı onu yeniden Julien olarak adlandırdı ve bu da onun sahne adı oldu ve olmaya devam etti.

 

  2014-7458-copy.jpg

             7 ekim 2009 da Fransız Kültür Enstitüsü’nde konser veren Julien Celaleddin Weiss

 

1974’te Fransa’ya döndükten sonra çeşitli klasik gitar parçaları besteledi ve iki yıl sonra Iraklı meşhur ud sanatçısı Münir Beşir sayesinde oryantal enstrüman ud ile tanıştı.Bu müziksel buluşma onun eğilimini değiştirdi ve onun için gitarın telleri yerini uda bıraktı.

 

Bu müziksel fethi daha sonra kanun, yani şark sitarı ile devam etti ve onun tercih ettiği çalgı aleti oldu. Şark ülkelerini İstanbul Damas,Beyrut Bağdad,Tunus ve Kahire arasında boydan boya katederek büyük ustalardan müzik öğrendi ve Münir Beşir’in öğrencisi ve dostu oldu.  

 

Kendisini çalışmaya vermiş ve son derece mükemmeliyetçi bir yapısı olan Julien Weiss, cazibeli enstrüman kanun üzerinde giderek ustalaştı ve klasik Arap müziğinde araştırmalar yaparak bu sahada uzmanlık derecesine varacak kadar mükemmelleşti. Yıllar boyu antik Yunan, Türk ve Bizans müzik kuramcıları üzerinde etüdler yaparak oryantal müzik alanında bilgilerini pekiştirdi. 

 

Türk çalgı yapım ustası Egder Gülec’e sipariş vererek alışılagelmiş 78 telli yerine 102 telli bir orijinal örnek kanun yaptırdı ve bu da ona her tür müzisyene refakat edebilmesini sağladı.

 

  2014-7462-copy.jpg

                              Julien Celaleddin Weiss ve onun ayrılmazı orijinal kanunu

 

1983 yılında Julien Weiss IXncu yüzyılın Iraklı bir filozofunun adına atfen Al-Kindî çalgı grubunu kurdu. Onun bu grubunu oluşturan solistler arasında Ziyâd Kâdî Amin, ney sanatçısı, Muhammad Qadri Dalal, lüt ve Adel Shams el Din, Mısır’lı perküsyonist, az tanınan tarihsel eserlerden oluşan kutsal klasik bir repertuar sunmaya giriştiler. Müziğin birbirinden ayrılmazı, ilâhiler ve dini şarkılar, örneğin Şam Büyük Camii hâfızı Sheikh Hamza Shakkûr ile kutsal ilahi ve dini şarkı yorumcularına refakat eden Al-Kindî’nin gelişiminde önemli bir yer tutmuştur ve bu sayede bu şehrin sufi litürjisini tanıyacak ve sema ile ritimlendirilmiş konserler - semâzenler dansları - 1994 den itibaren dünyanın en prestijli sahnelerinde sunulmuştur.

 

Bu arada Julien 1986 yılında müslüman olup tüm zamanların en büyük şark gizemcisi ve semazenlerin kardeşlik önderi ve ilhamcısı Celaleddin Rumi’ye saygısını göstermek üzere Celaleddin, adını almıştır.

 

  img_0332.jpg

                            Al-Kindî topluluğu konserde – internet kaynaklı foto

 

2003 yılında, sufi Halep Quaderi kardeşlik repertuarını araştırmaya başlar.

 

2005 de Istanbula yerleşir ve zamanını, müzik araştırmalarını sürdürdüğü bu megapol ile on yıl önce XIVncü yüzyıldan kalma bir Memluk sarayı almış olduğu eski Halep şehri arasında paylaştırır.

 

Julien Celaleddin Weiss Avro-Arap diyalogu sanatkarı olarak tanınmıştır ve o, kalıtımsal Arap müziğinin savunması,korunması ve değerlendirilmesinde her zaman anılacak bir ad olarak kalacaktır.

 

    2014-9897-copy.jpg

   23 şubat 2013, Julien Celaleddin Weiss Türkiye Arte yayımı çekimi esnasında : "Gökyüzünün dansı"

 

1990’da ona verilen Villa Médicis Duvarlar Ötesi Ödülü onun Arap müziği çalışmalarının bir kutsamasıdır. 14 temmuz 2001’de zamanın Fransız Kültür Bakanı Catherine Tasca tarafından Sanat ve Edebiyat Memuru olarak atanmıştır.

 

   2014-9899-copy.jpg

   23 şubat 2013, Julien JalAl Eddine Weiss Türkiye Arte yayımı çekimi esnasında : "Gökyüzünün dansı"

 

Gök mavisi bakışları, açık sözlülüğü, alışılmamış kişiliğiyle birleşen, bazen şaşırtıcı ve bazen iğneleyici mizahi üslûbu,onunla karşılaşıldığında ilgi çekici ve farklı bir kişilik izlenimi verirdi. Onun biraz soğuk ve donuk görüntüsünün arkasında aşırı bir hassasiyet, altın bir kalp sezilir ve onun sihirli elleri dünden beri öksüz kalan kanunu çok az kişinin becerebileceği kadar büyük bir ustalıkla seslendirirdi... aynı şekilde ailesi, yakınları ve dostları da onsuz, kaldılar...

 

Julien Celaleddin Weiss’ın grubu Al-Kindî’nin bir çok albümü internet üzerinde (ve aynı zamanda İ Cloud üzerinde) hazır bulunmaktadır.

 

Ayrıca, İstanbul’da Beyoğlu İstiklal caddesi sonlarında,Tünel Galip dede caddesinden hemen önce, İstiklal caddesinden gelişte sol taraftaki müzik mağazasından temin edilebilir.

 

Buraya tıklayarak, bu yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

 



 

Partager cet article
Repost0
5 janvier 2015 1 05 /01 /janvier /2015 17:00

 

Fransızca versiyonu  elektronik gazetesinde olan "Le Petit Journal d'Istanbul" yayınlandı.

 

İstanbul Anadolu yakasında bulunan açan örnek-cezaevi kendisinden pozitif olarak bahsettirmeye devam ediyor. Kendi mahkumlarından her yıl bir tiyatro oyunu oynama geleneklerini sürdürüyorlar.

 

  2014 9340 copy

      22 mahsup Definename tiyatro oyunu için bir sene çalışmıştı Ümraniye T Tipi kapalı cezaevinde

 

İzmir Film Festivalinde özel jüri ödülü alan "Anı Yaşamak" adlı kısa filmden sonra, mahkumlardan Hakan Metin Mercan tarafında yazılan ve yönetilen "Duvarların Dili" 2011 yılında cezaevinde sergilendi. 25 mahkum bu piyeste rol aldı.

 

2012 aralık ayında, Türk yönetmen, oyuncu, yazar Yılmaz Erdoğan’ın "Bana Bir şeyhler oluyor" adlı tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Ceza İnfaz Kurumu mahkumları tarafından sahnelendi.

 

Cezaevinin üçüncü projesi olan, yazar Sinan Bayraktar'ın iki bölümden oluşan müzikal komedisi "Definename" ise yönetmen Mihriban Çumralı, Gonca Cilasun ve Duygu Urgan'ın yardımları ile sahneye konuldu.

 

                     2014 9041 copy

                                           Yönetmen Mihriban Çumralı

 

   2014-9052-copy.jpg

                                                    Yönetmen Duygu Urgan

 

Oyunun hikayesi ise : Trakya bölgesinde Çorlu'da Mehmet Efendi Sokağında, birkaç esnaf ve zanaatkar çalışmaktadır.

 
2014 9062 copy

               Definename, yeni yapılan tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Kapalı cezaevinde

 

Köfteci Rıza'nın sattığı köfte ekmeğin paketlendiği kağıt define haritası çıkar. Harita 1912-1913 yıllarından Bulgaristan Kralı Tudor'un gizli hazinesi olarak yorumlanır.

 

  2014 9066 copy

                       Definename'nin iki aktör... ve tutuklu Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde

 

Zamanla bütün mahalle duyar ve gizlice her yeri kazmaya başlarlar. İşin içerisinde birde aşk hikayesi vardır.

 

  2014 9136 copy

                                     Gizli Definename... Ümraniye T Tipi Cezaevinde             

 

   2014-9147-copy.jpg

                                           Definename'de bir aşk hikayesi de var...

 

Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün izin ve destekleri, Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Mehmet Çıtak, editör, halkla ilişkiler ve basın sorumlusu Yusuf Bağcı, Kurum öğretmeni ve proje sorumlusu Ömer Gökduman ve tüm cezaevi çalışanlarının özverileri ile bir yıl içerisinde sahnelenmiştir.

 

Dekorlar ve kostümler İstanbul Devlet Tiyatrosu ve cezaevi görevlileri tarafından hazırlanmıştır.

 

                            2014 9040 copy

                          Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Mehmet Çıtak

 

Projede yirmi iki mahkum yer almıştır. Diksiyon, aktörlük, metin ezberlemesi gibi aşamalardan geçerek oyuna hazırlanmışlardır. Haftada 5 gün çalışarak hazırlanan piyes bir yıl sürmüştür. Ayrıca ses, ışık ve kulislerden sorumlu mahkumlara da eğitim verilmiştir.

 

Profesyonelce yapılmış bu proje, mahkumların kendilerini eğitmelerini ayrıca yaşamlarını zenginleştirici ve umut verici yeni bir tecrübe edinmelerini sağlamaktadır.

 

    2014 9188 copy

                             Tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde

 

Ümraniye T Tipi Cezaevinde farklı alanlarda da çalışmalarına devam etmekterdir. Bunlar arasında eğitim ve üniversiteye hazırlık kursları, ingilizce, kuran okuma ve bilgisayar kursları, iş ve meslek faaliyetleri olarak tekstil, matbaa, bakır ve ip örme el sanatları atölyesi bulunmaktadır.

 

Ayrıca psiko-sosyal servis tarafından bireysel görüşmeler, öfke kontrol atölyeleri, tahliye öncesi iyileştirme programı, madde bağımlılığı gibi grup çalışmaları, ayrıca spor faaliyetler satranç, badminton, basketball, volleyball, masa tenisi ve kültürel ve müzikal aktiviteler (gitar, bağlama, halk oyunu,...) gibi bir çok alanda iyileştirme programları devam etmektedir.

 

   2014 9267 copy

                          Definename, tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi cezaevinde

 

   2014-9205-copy.jpg

 

Bu aktivite ve faaliyetleriyle Ümraniye T tipi Cezaevi'ni Avrupa cezaevleri kendilerine örnek alabilir...

 

En son ziyaretimden sonra, iki yenilik olduğunu fark ettim. Öncelikle, cezaevindeki mahkumların yapmış olduğu yağlı boya tablolar cezaevi koridolarlarının duvarlarını süslüyor.

 

                            2014 9029 copy

                            Mahsuptan olan yağlı boya tablosu Ümraniye T Tipi Cezaevinde


Ayrıca, Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki yerleşim alanlarını, günlük yaşamı ve aktiviteleri gösteren yaklaşık 10 dakikalık bir tanıtım filmi gelen ziyaretçilere gösteriliyor.

 

  2014 9246 copy

                      Definename, yeni yapılan tiyatro oyunu Ümraniye T Tipi Cezaevinde

 

                               2014 9208 copy

                        Ekrem dede, aktör... ve Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde mahsup

 

"Definename" için toplamda 6 gösteri planlanmıştır : her hafta cuma günleri saat 14.00'te  9 - 16 – 23 - 30 ocak ve 6 şubatta davetlilerine gösteriler yapılacaktır.

 

  2014 9360 copy

              Definename, muhteşem bir takım çalışması Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevinde

 


Piyesin sergilendiği konferans salonunun kapasitesi 150 kişilik olduğundan, davetiyeler sınırlı sayıdadır. 16 ocaktaki oyun tiyatro oynayan mahkumların ailelerine gösterilecektir. Bu gösteri çok anlamlı ve örnek bir davranış olacak.

 

  2014 9039 copy

 İlk "Definaneme" tiyatro oyunun gösterisi 27 aralık 2014 yılında Ümraniye T Tipi cezaevinde gerçekleştirdi

 

Gelecek gösterilerden birini izlemek isterseniz, "Definename"'nin Facebook sayfasına https://www.facebook.com/definename?ref=ts&fref=ts kayıt olmanız gerekmektedir veya yusuf6443308@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.

 

Buraya tıklayarak, yayının fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

 


 


Partager cet article
Repost0
30 décembre 2014 2 30 /12 /décembre /2014 05:16

 

 

İstanbul’da arife günü ya da 25 aralık’taki Noël için yaşanmak istenen ortama göre seçilen yer farklı hava verir.

 

Bu yıl, Doğuş bayramı için gittiğim üç kiliseden ikisi banaçokça farklı tarzlar görme imkanını sağladı.

 

İlk randevu İstanbul keldani cemaaatinin toplandığı Saint-Esprit Harbiye katedralinde saat 18 den itibaren birinci saatte birlikte yapılan duaları takiben Türkiye Asuri-Keldani Patrik Vekili Monsenyör Yakan’ın başkanlık ettiği Noël ayini idi.

 

  2014-8364-copy.jpg

                     Noel gecesi İstanbul'daki Kutsal Ruh katedralinde keldani cemaat ile


Bu ayin Papa François’in geçen 29 kasımda gelişindeki gibi, dernier yaklaşık 800 müminin iyi- kötü yerleşip doldurduğu katedralde keldanice ve arapça okumalar ile zenginleştirilerek ve arapça dilinde okumalarla yapıldı.

 

Küçük büyük herkes bu hem ailevî ve törenli bayram için çok belirgin coşku içinde toplanmıştı.

 

  2014-8414-copy.jpg

                  Keldani cemaatının Noel gecesinin ayini Kutsal Ruh Katedralinde İstanbul'da

 

Buradan birkaç yüz metre ileride birkaç bin kişi de her yıl olduğu gibi İstiklal Caddesindeki Saint-Antoine kilisesinde randevulaşmıştılar.

 

Bahçesi ve içersi ağzına kadar dolu olan dünyanın tüm ülkelerinden ve inançlarından kadın ve erkeklerin ziyaret ettiği bu evrensel mekân, hem görkemli dekoru hem de bayram kutlaması havası ile müminleri ve meraklıları hayran bıraktı.

 

  2014-8464-copy.jpg

                       İstanbul'daki Sen Antuan kilisesinde, 24 aralık 2014 yılında

 

Bir saaatlik filipin ve afrikalı koroların ilahilerden ve her yıl olduğu gibi kutlamanın bir bölümüne katılmak üzere gelen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın dileklerinden sonra söz konusu ayin artık başlayabilirdi.

 

  2014-8669-copy.jpg

                        Afrikan koro İstanbul'da Sen Antuan kilisesinde Noel gecesinde

 

Dini bölge mensubu iki genç tarafından canlandırılan Meryem ve Yusuf, doğuşu kutlanan çocuk İsa’yı taşımak için kalabalıkta zorlukla yol açarak sunağa geldiler...

 

  2014-8559-copy.jpg

          Meryem ve Yusuf çocuk İsah ile, İstanbul'da Sen Antuan kilisesinde, 24 aralık 2014


Sözün tam anlamıyla türkçe, ingilizce ve italyanca ihtişam ve yücelikle kutlanan bu bayram, bu olayın seviyesine yakışır bir tarzda toplulukların Saint-Antoine kilisesine taşınmasına ve Noël sihrinin tekrar tekrar yaşanmasına vesile oldu.

 

  2014-8577-copy.jpg

                              Noel gecesi 2014 İstanbul'da Sen Antuan kilisesinde


Ertesi gün ise 25 yıldan bu yana ilk defa olarak, en büyük ada olan Büyükada’da yerleşik bulunan muhteşem San Pacifico kilisesinde ,bu kilisenin bağlı olduğu Beyoğlu Santa-Maria de Draperi dinsel bölgesinden gelen Fransisken Peder Marcelo tarafından bir Noël ayini gerçekleştirildi.

 

  2014-8871-copy.jpg

          İlk Noel ayini yaklaşık 25 seneden beri San Pacifico kilisesinde Büyükada'da 2014 yılında


San Pacifico, bu yıldan itibaren keşfedilmeyi hakeden bu küçük harika eseri tanımak için kalabalık olarak gelen halka her gün açıktır (Saat 9 ve 13 ve 14 ile 17 arası) ve bundan böyle her Pazar günü saaat 11 de bir ayin vardır.

 

  2014-8866-copy.jpg

                                           Büyükada'daki San Pacifico kilisesinde kreşi

 

Büyükada’ya gelecek ziyaretiniz esnasında aklınızda olsun!

 

Buraya tıklayarak, fransizca versiyonu okuyabilirsiniz.

 


Partager cet article
Repost0
9 décembre 2014 2 09 /12 /décembre /2014 05:34

 

 

Papa Francesco'nun geçen 29 ve 30 kasımdaki İstanbul ikametinin üzerinden işte bir hafta geçti, fakat onu bekleyenler, ona yakın olanlar için bu sevinç ve heyecan anlarının görüntüleri hâla zihinlerde ve kalplerdedir.

 

                            21 - IMG 3682 copy

              Papa Francesco, 29 kasım 2014 yılında Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde İstanbul'da


Bir aydan beri, dört komisyona ayrılmış olan kişiler, ayin için (8 kişi), biletler için (3 kişi), güvenlik için (40 kişi) ve medyalar için (6 kişi) bu unutulmayacak randevunun başarılması için her taraftan faaliyet içinde idiler. Aynı şekilde, diğer iki küçük komisyona mensup olan ve Papa’ya Vatikan Büyükelçiliğinin binasında hizmet ile yükümlü kişiler de, onun havaalanında karşılanmasından gidişine kadar, Papa ile seyahat eden 70 akredite yabancı gazeteciler gibi çalışıyorlardı.

 

Son günlerde, hem Papa’nın yönettiği Kutsal Ruh katedralinde 29 Kasım öğleden sonra yapılan evkaristik ayini esnasında, hem de, daha önce, yakında bulunan Vatikan Büyükelçiliği binasında farklı katolik toplumları temsilcileri ile buluşması sırasında yaşananlar, sanki coşku içindeki bir arı kovanına benzetilebilirdi.

 

  2 - IMG 3369 copie

                         İstanbul'daki Kutsal Ruh katedralinde Papa Francesco zihayretten önce

 

On kadar keldani hanım, mobilya ve diğer aksesuarları siliyorlardı ve on kadar ıraklı genç de masa ve iskemlelerin taşımasını yapıyorlardı ve daha önce papalık ziyaretlerinin organizasyonunda bulunmuş birkaç kıdemli kişi de herşeyi yönetiyordu.

 

Katedral korosu mensupları 22 kişi, keldanilerden (20 kişi), ermenilerden ve süryanilerden (sırasıyla 10 ve 8 kişi) ayini şenlendirecek farklı ilahilerin provasını yaparlarken, iki rahibe de bu vesile ile getirilmiş olan 70 dinsel tören giysisini hazırlamakla görevli idiler.

 

  3 - IMG 3564 copy

                İstanbul'daki Kutsal Ruh Katedralın Başpapaz Peder Nicola bir korosu bölüme ile


Katedralde bulunamayan ve ayini izleyemeyen inananlar ve meraklıların bu anı direkt olarak yaşayabilmelerini sağlamak üzere, önceden, TRT ulusal televizyon kanalından iki ekip, katedralin içine dört tane dev ekran, bahçede bir tane ve ek olarak da İstiklal Caddesindeki Sen Antuan kilisesinde bir ekran yerleştirmeye gelmişlerdi.

 

Bu olağanüstü maceranın yaşanması esnasında, toplam olarak, yaklaşık 200 erkek ve kadın, Aziz Peder’in karşılanması için ve Papa Francesco'nun ziyaret programında yer alan farklı randevulardaki bütün diğer davetlilerin ağırlanması ile ilgili olarak bir araya geldiler.

 

  3B - IMG 3521 copy

      İstanbul'daki Kutsal Ruh katedralının avlusunda Papa Francesco ziyarettinden birkaç saat önce

 

Papa’nın, Sultanahmet Camii’nin ziyareti ve orada İstanbul Baş Müftü’sünün yanında mihrabın önünde sessiz ibadeti sonrasında, Aya Sofya’yı gezmesi ve tanıması onu hayranlık ve şaşkınlığa boğdu.

 

Yaklaşık 1 milyar 300 milyon insandan oluşan Katolik Kilisesi’nin başında bulunan ve Fakirlerin azizi Asizi’li Francesco’ya atfen Francesco adını almış olan (« Francesco barışın adıdır ve benim kalbime de böyle gelmiştir.») Papa Francesco, daha sonra beyaz giysileri içinde, Harbiye semtinde bulunan Vatikan Büyükelçiliğin bahçesine geldi.

 

  4 - IMG 4065 copy

 Papa Francesco ve Episkopos Mgr Louis Pelâtre İstanbul'da Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde, 29 kasım 2014

 

Orada, elli kadar ve her yaştan kadın, erkek ve çocuk, İstanbul’un farklı katolik cemaatlerini temsil eden insan (latin, ermeni, keldani ve süryani) başlarında temsilcileri ile, İstanbul Episkoposu Mgr Louis Pelâtre ve yeni atanan Katolik Ermeni Başpiskoposu Mgr Levon Zekiyan, Antakya ve tüm Doğu Süryani Katolikleri Patriği Kutlu Yusuf III Younan Ignace, Türkiye Asuri Keldani Patriklik Elçisi Mgr François Yakan ve Katolik Süryani Patrik Elçisi Mgr Yusuf Sağ Papa’yı bir sevinç ve coşku havası içinde karşıladılar.

 

  5 - IMG 3912 copy

Papa Francesco ve Keldani cemaatının temsil eden grubuyla Türkiye Asuri Keldani Patriklik Elçisi Mgr François Yakan ile, 29 kasım 2014 İstanbul'daki Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde

 

İzmir Başpiskoposu ve Piskoposluk Konferanslık Başkanı Mgr Franceschini’nin hoşgeldiniz konuşması dinlemeden önce, Papa, hayranlık ve sıcaklık dolu bir ortamda herkesi selamladı ve onların herbiriyle ayrı ayrı birkaç kelime konuştu, gençlerle selfi versiyonunda, ve diğerleri ile de grup halinde fotoğraflar çektirdi. Daha sonra, Türkiye Vatikan Büyükelçi Mgr Lucibello ve birkaç imtiyazlı kişi ile binanın içinde özel bir görüşmeye girmeden önce mikrofonu alan Papa, kısaca kendisini karşılamaya gelenlere teşekkür etti.

 

  6 - IMG 3908 copy

            Selfi Papa Francesco ile, İstanbul 29 kasım 2014, Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde

 

   7 - IMG 3988 copy

  Papa Francesco Türk Katolik Gençler ile İstanbul'daki Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde, 29 kasım 2014

 

Türkiye katolikleri adına en çok beklenen an, şüphesiz 29 Kasım’da Kutsal Ruh katedralinde Constantinopolis Ekümenik Patrik 1.nci Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan ve Ortodoks Süryani Metropoliti, Mgr Yusuf Çetin mevcudiyetlerinde, Aziz Peder tarafından yönetilecek olan evkaristik kutlama ayini idi.

 

  16 - IMG 5213 copy

                              Constantinopolis Ekümenik Patrik 1.nci Bartholomeos

 

Papa’nın katedral’a girişi saat 15.30’da, katedralin bahçesinde bir güvercinin salıverilişi ile vurgulanarak gerçekleşti, daha sonra Aziz Peder katedralin orta sahasından «yaşa» ve «hurra» şeklindeki çeşitli sevgi ve sevinç tezahüratları altında ve her taraftan ona dokunmak ve kucaklamak sımsıkı tutmak isteyen ellerle çevrili olarak ve gülücükler ve pankartlar içinde, çeşitli insanlar arasından orta yoldan yürüyerek içeri girdi.

 

  10 - IMG 5029 copy

                Papa Francesco İstanbul'daki Kutsal Ruh Katedralınına girerken, 29 kasım 2014

 

Papa tarafından,yanında Patrik 1.nci Bartolomeos olarak yönlendirilen kortej, daha sonra sunağa doğru yöneldi. Papalık Kutlamalar ve Litürjiler Başkanı Mgr Guido Marini, ve ona asiste eden Mgr Jean-Pierre Kwambamba Ması ve Mgr Vincenzo Peroni, üç kardinal, iki diyakos, yedi kutlamacı ve koronun sekiz çocuğu Aziz Peder’in etrafında toplandılar.

 

  11 - IMG 2 copy

       Papa Francesco'nun Kutsal Ruh katedralinde dini görevliler tarafından karşılanışı, 29 kasım 2014

 

  12 - IMG 5164 copy

                     Papa Francesco, İstanbul'daki Kutsal Ruh Katedralinde, 29 kasım 2014

 

Katedral sahasında, yerleşik 750 kişi arasında, 70 kilise mensubu ilk sıralarda yerleşiktiler ve onları takiben protokol görevlileri ve inananlar ve tribünlerde çok sayıda gazeteci ve korolar heyeti yer almakta idiler. Katedralin bahçesinde onlarca kişi iskemleler üzerinde yer almışlardı bu vesile ile ve direkt yayını izlemek üzere komşu terasta kameralar ve fotograf makineleri teras üzerinde yerleştirilmişti ve tekrar tespite devam etmek üzere katedralden çıkışı bekliyordu.

 

Dualar, altı dilde okundu ve üç nesilden oluşan bir aile, evkaristiyadan önce armağanların sunumunu yaptılar.

 

  13 - IMG 5168 copy  

                 Papa Francesco Kutsal Ruh Katedrali ayin tezgahını tütsemesi, 29 kasım 2014

 

  14 - IMG 4473 copy

 Papa Francesco ile Constantinopolis Ökümenik Patriği Birinci Bartolomeos İstanbul'daki Kutsal Ruh katedralinde, 29 kasım 2014

 

Bu kutlama töreninin ardından, Papa ilk ziyaretini ekümenik bir dua için Fener Patrikliğine yaptı ve ziyaret Patrik Bartolomeos ile özel bir görüşme ile tamamlandı.

 

30 kasım Pazar günü, Fener’e, İlahi Ayine ve havari Aziz Andreus bayramına katılmak için tekrar gitmeden önce, papalık temsilciliğinde yapılan özel bir ayin sonrası, Papa Francesco orada, özel bir görüşme için Türkiye Hahambaşı İshak Haleva’yı karşıladı.

 

                           17 - IMG 4735 copy

Papa Francesco İstanbul'da Fener'deki Patrikhanesindeki Aya Yorgi Kilisesinde Aziz Andreas bayramı ayininin, 30 kasım 2014


Fener’de, kutlama ve Patrik tarafından yapılan nutuk sonrası, söz alma sırası Papa’ya geldi. Konuşmasında şu olguyu vurguladı : «  Katolikler ve Ortodokslar arasında barış ve uzlaşma yolu’nun açılması bizim sayın seleflerimiz Ekümenik Patrik Athenagoras ve Papa VI. Paul’ün elli yıl önce buluşması ve Sayın Kutlu Bartholomeos 1. ile bizim de tekrar Rab İsa Mesih''in ölüp dirildiği şehirde bunu anmamız ve buluşmamız bir tesadüf değildir. »


Konuşması, fakirlere, dünyadaki çatışmalarda kurban edilen insanlara ve çok sayıda ümitsizce yaşayan gençlere adanmıştı.

 

  18 - IMG 4922 copy

 

Constantinopolis Ökümenik Patrikhanesi Aya Yorgi kilisesinde Ökümenik Patrik Birinci Bartolomeos'un Papa Francesco'ya Aya Andreas yortusu bayramı vesilesiyle yaptığı konuşma, 30 kasım 2014

 

  19 - IMG 13 copy invitation

Patrik I. Bartholomeos'a Papa Francesco'nun gönderilen konuşma Aya Andreas yortusu bayramının ayininin Patrikhanesinin Aya Yorgi kilisesinde, 30 kasım 2014


Katolik ve ortodoks kiliselerinin bu iki temsilcisi, beraberce ve el elle, şiddetli yağan bir yağmur altında, davetliler ve gazeteciler kalabalığını kutsamak ve selamlamak üzere birlikte Patrikliğin balkonuna çıktılar.

 

Aynı zamanda, bütün Hristiyanlar ve özellikle Katolikler ve Ortodoksların birliği ve ilerlemesi yolunda gayretlerini hızlandırmak ve güçlendirmek üzere müştereken bir deklarasyon imzaladılar.

 

                          20 - IMG 5114 copy

 Papa Francesco ile Constantinopolis Ökümenik Patriği Birinci Bartolomeos'un, Constantinopolis Patrikhanesi balkonundan halkı selamlamaları, 30 kasım 2014

 

Papa, öğleden sonra, ikametine son vermeden ve akşam üzeri Roma’ya dönmek üzere Atatürk havalimanı yolunu almadan önce, Boğaz kıyısında Kutsal Ruh katedralinde İstanbul Salezyen cemaatinin yükümlülüğüne alınmış olan Süriye ve Irak mültecilerinin çocukları ile buluştu ve sonra da Mesrop II Mutafyan’ı hastane yatağının başucunda ziyaret etti.

 

  1 - IMG 4013 copy

             Papa Francesco İstanbul'daki Vatikan Büyükelçiliğin bahçesinde, 29 kasım 2014

 

Papa’nın İstanbul’u bu ziyareti esnasında, bu beyazlı insana yakından veya uzaktan yaklaşan herkesin neler hissettiği konusunda mutlaka daha yazacak şeyler vardır, fakat bunlar, herkesin kalbinin derinliklerinde sakladığı gizli bahçede kayıtlıdırlar...

 

Burası tıklayarak, fransızca versiyonu okuyabilirsiniz.

 


 


Partager cet article
Repost0